28 Şubat 2010 Pazar

Galatasaray - Kasımpaşa Maçın Özeti


Bu akşam maçı tribünden izledim. Bu yıl kombine alamadığım için arkadaşlardan bilet bulursam gidiyordum Ali Sami Yen’e. Sağolsun Murat Aydın ve Tuğrul Gürdal yaptıkları organizasyon ile bu maç için bana Kapalı Üst Tribünden yer buldu. Maçtan önce Ali Sami Yen Sokak’a gittim. Sevdiğimiz insanlarla uzun bir aradan sonra görüştük. Olimpiyat Stadından da güzel haber gelince herkesin içi kıpır kıpır olmuştu. Aslında iki tane güzel haber geldi. Birincisi maç skoru, ikincisi ise sonunda Alex’e yaptığı futbol dışı hareketler nedeniyle kırmızı kart gösteren bir hakem çıkmasıydı.

Maçtan önce asılan bir pankart çok hoşuma gitti. ‘Bir ihtimal daha var o da şampiyonluk mu dersin? İşte o pankart:

Maça müthiş bir taraftar desteğiyle başladık. Nasıl ifade edilir bilmiyorum ama adeta bizler de sahanın içindeydik. Olumlu bir hareket yapan oyuncu alkışını aldı, top rakipteyken kulakları sağır eden ıslık, istediğini yapamayan futbolcuya verilen destek harikaydı. Maça Kasımpaşa golle başlayacaktı ki rakip futbolcunun acemice hareketi nedeniyle ofsayta düştüler. Sonraki dakikalar Galatasaray’ın kontrolünde geçti. Çok hızlı top çeviren doğrudan sonuca gidip ilk yarı işi bitirmeye şartlanmış bir takım vardı Ali Sami Yen çimlerinde. Üst üste pozisyonlar bulduk. Sayısız şut attık ama biraz da şansızlık sonucu golü bulamadık. Top Kasımpaşa’da iken 2000 model Galatasaray’ı andıran rakibe nefes aldırmayan bir hücum presi ortaya koydu sarı-kırmızılılar. Arda, Keita, Jo, Giovani, M.Topal, Ayhan, Sabri, Caner hepsi bu planı çok iyi bir şekilde uyguladılar. Baskı her seferinde sonuç getirdi ve top Galatasaray’da kaldı. Ve 29. dakikada Jo’nun indirdiği topta kaptan güzel bir gol vuruşu ile skoru 1-0 yaptı. Rahat bir maç izlemek için hemen ikinci golü bulmamız gerekiyordu. 55. dakikaya kadar oyun yine Galatasaray’ın kontrolündeydi. Hatta bir pozisyon var ki Kasımpaşa dörde iki yakalanmasına rağmen son pastaki başarısızlık gole engel oldu.

55. – 65. dakikalar arası 10 dakikalık periyotta ise Galatasaray oyun disiplininden koptu. Israrla uzun top oynamaya başladılar. Her atılan uzun top geri dönüp Kasımpaşa tehlikesine neden olduğu halde bundan vazgeçmediler. Galatasaray pas futbolundan vazgeçmenin bedelini ağır bir şekilde ödedi. Dört futbolcu ileride kalıp geri dönmeyince bir çeşit 4-2-4 oynamaya başlamıştık. Tribünde herkes gol yiyeceğiz bu gidişle derken 65. dakikada gol geldi. Herkesi bir düşünce sardı yoksa yine Ali Sami Yen’de puan kaybı mı yaşayacaktık?

Neyse ki sahadaki futbol bizi umutlandırmaya yetti. Golden sonra yeniden pas oyununa geçtik. Uzun top atmayı bırakıp oyun kurmaya başlayınca pozisyonlar da arka arkaya geldi. 10 dakika sonra Keita’nın mükemmel vuruşu ile öne geçtiğimizde biz de kendimizden geçmiştik. Ardından penaltıdan Jo’nun golü ve Keita’nın yine güzel bir golü ile farklı galibiyeti yakaladık.

Nevizade geceleri daha bir keyifle söylendi bu kez. Ali Samiyen’de. Bu ılık Şubat akşamında Galatasaray içimizi ısıttı.

Futbolcularla ilgili bir değerlendirme yapmak gerekirse Arda-Keita ikilisinden başlamak istiyorum. İkisinin de son dönemde üzerinde çok büyük yük vardı. Haklarını teslim etmek gerekir, bu zor dönemde dümene geçtiler ve takımı taşımayı bildiler. Yine goller onlardan geldi. Sanırım biraz dinlenmeleri gerekiyor. Hafta içi maç olmaması takımın dinlenmesi için de iyi bir fırsat olacaktır.

Giovani için Melih abi maçtan önce 2 hafta daha bekleyin çok iyi olacak demişti. Ama o bizleri bekletmedi. Tek kelime ile mükemmel oynadı. Fantastik bir oyuncu. Seri bir şekilde topu ileri taşıyor ve her zaman dikine oynamayı düşünüyor. Şut atıyor, çalım atıyor, pas çıkarıyor, pres yapıyor ve en önemlisi basit oynuyor. Top ona geldiği zaman takımın hızı artıyor.. Bunu pozisyona göre tek top oynayarak yapıyor bazen top sürerek bazen de topu saklayıp boş durumdaki arkadaşına aktararak. Elano ile Giovani beraber oynadıkları zaman daha verimli olacaklardır. Bir de Baros-Kewell etkisi olacak bu takıma. İşte her yazımda belirttiğim konuya geldik. Bu takıma güvenin. Geçen yıl 60. dakikada tükenen bir takım vardı bu yıl üç günde bir maç yaptığı halde son dakikalara kadar mücadeleyi bırakmayan bir takıma sahibiz. Rijkaard-Neeskens etkisi her alanda hissediliyor.

Sabri için fazla bir şey yazmama gerek yok sanırım. Bu sistemin kilit oyuncularından olduğu sakatlık döneminde daha iyi anlaşıldı. Keita’nın da performansı Sabri’nin gelişiyle artacak.

Jo ile oynamak takımı çok rahatlattı. Her zaman pozisyonların içinde oldu. Çok çalıştı ve yine golünü attı. Sezonu 10 golle tamamlar demiştim ama sakatlık hesapta yoktu. Bakalım kaç golle tamamlayacak?

Kasımpaşa oyunu çirkinleştirmedi. Kasıtlı tekmeler, yerden kalkmayan futbolcular görmedik. Her takım Kasımpaşa'yı örnek almalı. Futbol oynamaya çalıştılar, pas yaptılar ama güçleri yetmedi. Teşekkürü hak ediyorlar.

Maçtan sonra Sabri üçlü çektirdi. Özlemiş. Biz de onu özlemiştik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails