14 Aralık 2011 Çarşamba

UEFA'YA ŞİKAYET


1.UEFA'ya Şikayet | Complain To UEFA

http://www.uefa.com/community/feedback/index.html

bu linke tıklayıp UEFA'nın geri bildirim sayfasına ulaşabilirsiniz.
Daha sonra karşınıza çıkan sayfada aşağıdaki şikayet mektubumuzu "Your Feedback" başlıklı kısıma kopyala-yapıştır yaptıktan sonra diğer yerleri (isim, e-mail) de doldurarak iletiyi ilgililere gönderin lütfen.

Dear Madam/Sir

Turkey football match-fixing investigation that rocked the agenda is completed. The indictment was accepted (09.12.2011) by the court so confidentiality of the investigation has disappeared.

14.04.2011 entered into force "Violence In Sports Law No. 6222" was amended on 10.12.2011 by TBMM (Parliament). You know, the only purpose of this amendment is not to establish the balance of crime and punishment. This amendment is in fact the recovery operation of the criminals. So the first stage of the operation was rescued persons involved in crime.

The second stage of this operation is rescue the clubs involved in crime. So how can this be possible? If Turkish Futbol Federation(TFF) amend Football Disciplinary Regulations Article 58, The clubs will not severely punish on charges of match-fixing. TFF President Mehmet Ali Aydınlar, clearly stated that making the amendment.

We as Turkish futboll fans request from UEFA officials, You impose sanctions to TFF for justice in football.

Football Disciplinary Regulations: Page 16 for Article 58
http://www.tff.org.tr/Resources/TFF/...inTalimati.pdf


Sayın Yetkili,

Türkiye'de gündemi sarsan futbolda şike soruşturması tamamlandı. 09.12.2011 tarihi itibariyle şike iddianamesi mahkemece kabul edildi ve soruşturma gizliliği ortadan kalktı.

14.04.2011’de yürürlüğe giren "6222 sayılı sporda şiddet yasası" 10.12.2011 tarihinde TBMM tarafından değiştirilmiştir. Biliyorsunuz ki; bu değişikliğin amacı sadece suç-ceza dengesini kurmak değildir. Bu değişiklik aslında suçluları kurtarma operasyonudur. Böylelikle operasyonun birinci ayağında suçlu kişiler kurtarılmıştır.

Bu operasyonun ikinci ayağı ise suçlu kulüpleri kurtarmaktır. Peki bu nasıl mümkün olacaktır? TFF Futbol Disiplin Talimatı’nın 58. Maddesini değiştirdiği takdirde kulüpler şike yapmaktan ötürü ağır cezalarla karşılaşmayacaklar. TFF başkanı Mehmet Ali Aydınlar bu değişikliğin yapılmasını açıkca beyan etmiştir.

Biz futbol severlerin UEFA yetkililerinden ricası; TFF’ye futboldaki adaleti sağlaması için yaptırım uygulamasıdır.

Futbol Disiplin Talimatı: Madde 58 için sayfa 16.
http://www.tff.org.tr/Resources/TFF/...inTalimati.pdf


http://uefayaihbar.blogspot.com/

7 Aralık 2011 Çarşamba

KRAL'IN HİKAYESİ


Hakan Şükür ile ilgili bir milyon adet yazı yazıldığı için biz daha çok nostalji fotoğraflarla bir yolculuk yapacağız.

1987 yılında Sakaryaspor’da futbola başlayan Hakan Şükür aynı sezon Türkiye Kupası sevinci yaşadı. Hem de kadroya bakınca kimleri görüyoruz kimleri. Fotoğrafa dikkatli bakın, hoca gider Oğuz kalır atasözüne nail olmuş sinsi Oğuz orada, bir dakika bile formasını giymediği Milli Takım Euro 2000’de çeyrek final oynadığı zaman basın toplantısı düzenleyip bize söz verilen jiplerin alınmasını bekliyoruz diye ağlayan İpek Engin orada, 100. Golü atmak için kıçını yırtan Turhan orada, Türkiye’ye ön libero kavramını getiren sarı kartsız maç tamamlayamamış Kemalettin orada.

Yani Hakan Şükür futbola başladığı ilk yılda kupa sevinci yaşamış. Kral olmak böyle bir şey olmalı. O sezon Sakaryaspor Türkiye Kupası'nı Fenerbahçe'yi 5-1, Beşiktaş'ı 4-0'lık skorlarla elemiştir. Finalde Samsunspor’u saf dışı bırakarak kupayı kazanan Sakaryaspor, Türkiye'yi Kupa Galipleri Kupası'nda temsil etmiştir. Kupanın ilk turunda Macar temsilcisi Spartakus takımını Duşan Pesiç ve Yücel Çolak'ın golleriyle 2-0, sonraki maçı ise 0-1 kazanarak geçmiştir. Ancak 2. turda Alman Eintracht Frankfurt takımına 3-1 ve 3-0'lık skorlarla boyun eğerek elenmiştir. Alman takımı ile olan rövanşı Kral Galatasaray forması ile almıştır. Bunu da not edelim.

1990-1992 yılları arası Bursaspor forması ile kendini gösterdi. Yılmaz Vural yönetiminde hayli başarılı olan Bursaspor’da oynayan Hakan Şükür A Milli Takım’da yer almaya başlamıştı. İlk sezonunda Bursaspor 8. Olurken ikinci sezonunda 6. Oldu ve Türkiye Kupasında final oynadı. Finalde ise şansız bir şekilde Trabzonspor’a kaybettiler.

Hakan Şükür ikinci kupasını burada kaldırdı.Başbakanlık Kupası finalinde Feenrbahçe’yi 3-1 yenen Bursaspor’da bir gol de Kral’dan gelmişti.
Sonra Galatasaray yılları. Feldkamp ile genç jenerasyon forma şansı bulmuş ve 2 yıl üst üste şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi başarıları yaşanmıştı. İlk sezonunda 19 gol kaydetti.

1995 Haziran’ında ağlayarak gittiği Torino’da 5 maçta 1 gol atıp yuvasına geri döndü. Bu Adnan Polat’ın Hakan’a attığı ilk kazık olarak tarihe geçmişti.
2000 yılı Haziran ayında Lippi’li Inter’e transfer olarak büyük bir hata yaptı. 15 tane santraforu olan takıma gitmek nasıl bir kafadır hala anlamadım. İlk sezonunda 25 maçta 5 gol attı. Sonraki sezon Parma’ya kiralandı ve 15 maçta 3 golde kaldı. 2002-2003 sezonunda eski dost Ulubatlı sayesinde Blackburn Rovers’a gitti ama sakatlığı nedeniyle 9 maç oynayabildi ve 2 gol attı.

Kısaca Hakan Şükür Avrupa macerasında 5 maçta 1 gol ortalaması ile oynamış. Bu da onun gibi rekorları alt üst eden bir santrfor için çok düşük bir oran. Neticede 3 yılın ardından geri döndü.

Galatasaray’ın en zor günlerinde yokluktan 2 şampiyonluk çıkardı. Önce 2006 yılındaki 20.45 şampiyonluğu ardından 2008 yılındaki hocasız kazandığımız şampiyonluk. Hatta ligin son maçında yine gol attı ve malesef bu son maçı oldu. Adnan Polat’ın kazığı ile futbol hayatı bitti. Halbuki 1 yıl daha oynamak isteyen Kral’ı reddetmek anlaşılır gibi değildi. 14 sene bu formaya hizmet eden ve sayısız başarı kazandıran Kral bir kalemde silindi. Zaten o günden beri de Galatasaray kendine gelemedi. Adeta Maradona sonrası Arjantin’in yaşadığına benzer bir süreç yaşamaktayız.

Bugün derbiden önce taraftarı selamlayacak. Seni çok sevdik kral. Sen başka takımların bayrağını öpmedin. Bu mesaj yeterli olmalı.

31 Ekim 2011 Pazartesi

ALEX Mİ EFSANE?


Alex bu ülke topraklarına 2004 yılı yazında geldi. 2004-2005 yılında Fenerbahçe forması ile ilk şampiyonluğunu yaşadı. Ertesi sezon son maçta Denizli'de kazanamadılar ve ilk Galatasaray şampiyonluğunu yaşadı. 2007 yılı Mayıs ayında ikinci şampiyonluğunu yaşarken 2008 yılında yine bir Galatasaray şampiyonluğu göreceğini bilmiyordu. 2009 yılında BJK, 2010 yılında Bursaspor şampiyon oldular. 2011 sezonu ise Trabzonspor veya Bursaspor'a verilecek şampiyonluk ile netleşecek gibi görünüyor.

Toplamda 8. sezonunu yaşayan çakma efsane henüz 2 Feenrbahçe ve 2 Galatasaray şampiyonluğu görmüştür. Sergen de Galatasaray forması ile 2 şampiyonluk görmüştü. Takımına iki şampiyonluk kazandıran futbolcular listesi yapsak ne blog yeter ne twitter.

Bununla birlikte bir Türkiye Kupası veya Avrupa Kupası yok Alex adlı fason efsanenin. Hagi'nin sadece 2 tane Avrupa Kupası var ki diğer kupaları saymıyorum bile.

İşte sizin efsaneniz.

Kendinizi daha fazla salak durumuna düşürüp de Hagi ile Alex'i kıyaslamayın.

7 Ekim 2011 Cuma

UĞURSUZ FORMALAR #3


Uğursuz formalar yazı disine başlıyoruz. Öncelikle neden bu başlığı seçtiğimi açıklayarak başlamak istiyorum. 2000 yılında milenyumun son Avrupa Kupalarını toplayıp (2 adet) yurda döndükten sonraki süreç artık fetret devrimi dersiniz nasıl tanımlarsınız pek iyi geçmedi bizim gibi sarı kırmızı renklere gönül verenler açısından. Efsane takımı bir türlü unutamadık ve her gelen stoperi Popescu, her orta saha üçlüsünü Emre-Okan-Suat, her santraforu Hakan ile kıyasladık. Hagi özlemi ise halen sona ermiş değil. Burada dikkatimizi çeken nokta bu oyuncuların yerine alınanlar dikiş tutturamadı ve o formalar haleflerine hiç uymadı. Bazen olmaz. Uyum sorunu, yetenek kısıtı, sakatlıklar ve buna benzer nedenlerle transfer tutmayabilir. %50 başarı transfer için iyi bir oran der futbol bilgileri.

10 numara ile başlamıyoruz. Zaten her gazete 10 numaranın halefleri ile ilgili birçok yazı copy-paste etti. Diğer formalara bakalım. Öncelikle #3 numara.
Efsane kaptanımız Bülent Korkmaz. Cesur Yürek.

O gerçek bir kaptandı. Başka takımların bayrağını öpmedi. Hep sarı-kırmızı kaldı. Omzu çıktı, kafası yarıldı yine takımı için sahada kaldı. Büyük Kaptan denecekse O’nun için denmeli.

2003-2004 sezonunda kadro dışı bırakıldı. Hem de İmparator tarafından. Hatırlayalım. Galatasaray’ın 2000 sonrası dibe vurduğu yıl Avrupa Kupalarına gidememiştik. İmparator bile sezonu tamamlayamamıştı. Kadro dışı bırakıldıktan sonra Hagi geldi ve yeniden takıma döndü. Ağzını bir kez bile açmadı. Kadro dışı kaldı, tesislerde çalıştı kimseye röportaj vermedi. Sonraki yıl Mondragon-Song-Tomas üçlüsü takıma monte olunca Büyük Kaptan yedek kalmaya başladı. Sezon sonu da kötü bir şekilde ayrıldı. Büyük Kaptan futbolu böyle mi bırakmalıydı? Çok üzüldük o zamanlar. Tarih bunu da yazdı.


2005-2006 ve 2006-2007 sezonlarında 3 numaralı forma boşta kaldı. Göstermelik bir saygı duruşu ile forma kimseye verilmedi. 2007-2008 sezonunda ise #3 numaralı forma Uğur Uçar’ın sırtındaydı. Oynadığı FB maçıyla dünyası karardı. Zor bulduğu forma ona büyük geldi ve Gerets’in saçma hamlesi sonucu komik durumlara düştü maç içerisinde. 2008-2009 sezonunda yalnızca 1 maç oynayabildi. Konya deplasmanında Batista ile çarpışarak sakatlandı ve en formda olduğu dönemde aylarca sürecek bir sakatlık ile futboldan uzak kaldı. Küçük kaptan diyordu ona taraftarlar. Büyüyünce bu takımın kaptanı o olacaktı tıpkı genç takımdaki gibi parçalı formayı başarılı bir şekilde taşıyacaktı. Olmadı. #3 numaralı formanın laneti öyle bir yapıştı ki bir Ankaragücü maçında Arda’ya çift dalarak kendisinden nefret ettirdi. Bu ne hırstı?


Galatasaray’dan gidince böyle mi yapmalıydı? İlhan Mansız gol atıp sevinmediğinde ne hissetmiştik aklınıza geliyor mu? Uğur da bu hareketi sonucu bitti.

Geçen yıldan bu yana ise forma Çağlar’ın sırtında. Gerçi geldiği günden beri sakat ve ilk 11 için düşünülen bir isim değil. Bırak arkadaş o formayı.

Sen kim Bülent Kaptan’ın formasını giymek kim?

30 Eylül 2011 Cuma

5.Hafta Ankaragücü-Galatasaray Maç Öncesi


Bu hafta milli maç arasından önce kritik bir sınava çıkıyoruz. Ne oluyor lan? Sanki Adanademirspor'dan bahsediyoruz. Herkes bu maçın öneminden bahsederken Avrupa'da kupalar kaldırmış ligte 17 adet tertemiz şampiyonluğu bulunan bir takımdan bahsettiğimizi unutmayalım. Gerçekten ne oluyoruz?

Artık Galatasaray için bir lig maçı bu kadar mı önemli? Tabi ki 3 yıl üst üste şampiyon olamamak acı verici. Geçen yılki FB şampiyonluğunun iptal edileceğini düşünürsek karşı yakadakiler 4 yıl üst üste şampiyon olamamış olacak. Bu sene de olamayacaklarına göre gelecek yıl Bank Asya derken çubukluları büyük bir travma bekliyor.

Galatasaray'a gelince Liverpool maçında izlediğimiz o rakip taç kullanacağı zaman boş adam bırakmayan takım, liglerin de ertelenmesi ile güç kaybına uğramış felaket durumdaydı. Son maç ise bize umut oldu.

Ankaragücü maçında alınacak galibiyet lig için önemli. İmparator için önemli. Yıllardır başarısız olan futbolcuların güven kazanması için önemli.

Sahaya bir sol bek ile çıkacağımızı ümit ediyorum. Ayrıca orta sahada Engin'de ısrar edilmeli ve forvet hattı Elmander-Sercan denenmeli diyorum. Yine Engin-Melo-Selçuk Riera-Elmander-Kazım şeklinde başlayacağız ama ilerleyen dakikalarda Elmander-Sercan denemesi şart. İkisinin rakip biraz da gol bulmak için savunma güvenliğini bıraktığı dakikalarda iyi işler çıkaracağını düşünüyorum. Hatta tecavüz bile olabilir.

Fotoğraf 8-0'lık maçtan. O maçta şaibe vardı. Vardı ama Ankaragücü kadrosunda bulunan Beşiktaşlı Sinan Engin ve Fikret vasıtasıyla gelen teşvik vardı. Bunu herkes biliyor da kimse konuşmuyor işte. Neyse ki biz temiziz.

Şu metrisin önü bir uzun alan bir kaç maç satın aldım gerisi yalaaaaan. A.Y.

26 Eylül 2011 Pazartesi

4. Hafta Galatasaray - Eskişehirspor Maç Yazısı

İş yoğunluğu, takımdaki kötü gidiş, Adnan Polat yönetiminin takımdan uzaklaştırılamaması sürecinde ara verdiğim maç yazıları yeni yönetim ve imparatorun gelişi ile yeniden başlıyor. Sezon öncesi her zamanki gibi çok eleştirilen Galatasaray’a baktığımızda birçok yenilik görüyoruz. Öncelikle takımın başında bir hoca olduğu görülüyor. Maç içinde saha kenarına gelip hocaya taktik tavsiyesinde bulunan Arda gibi bir futbolcu yok artık. Ben sol kanatta oynarım Kewell sağ tarafta oynasın diyen Arda, Rijkaard döneminde 10 numara pozisyonundan kaydırılınca bunu tenzil-i rütbe olarak değerlendiren Arda, ben bu takımda ikinci kaptanlığı takmam diyen Arda yok artık. Takım arkadaşını antrenmanda yumruklayan bir kaptanımız yok artık. Şimdilerde Arda olsaydı diyenlere yok artık diyorum.

Takımın ilk haftalardaki en büyük sorunu hızdı. Oldukça yavaş bir takım izletti bize sarı-kırmızılı futbolcular. Savunma kağnı gibi, bekleri ileri çıkamıyor, Selçuk pas hatası rekorlarını kırıyor Melo 10 numara, Kazım zayıf, Baros mal gibi bir görüntü çizdi ilk haftalarda. Takımın hız kazanması ve pas yüzdesinin artması için Elmander’in ilk 11’e monte edilmesi şarttı. Baros’a atılan top geri döndüğü için 60. Dakikadan sonra orta saha da ileri çıkmıyor nasıl olsa top geri dönecek 50 metre tekrar geriye koşmayalım hacı dercesine kimse hücuma destek vermiyordu.

Elmander’i Mehmet Yıldız tipinde ağır, top saklayan, sırtı dönük oynayan pivot santrafor zanneden futbol cahilleri susacak mı artık diye beklerken Rıdvan efendi hala saçmalıyor. Diğerleri için bir şey diyemiyorum zaten onların çapı ortadadır. Arkadaş Elmander’in nasıl teknik bir oyuncu olduğunu bilmiyorsan çıkma programa yorum yapma. Manyak herifler adam hızlı. Anladınız mı hızlı. Ağır bir santrafor değil Elmander. Her uzun boylu forveti Mehmet Yıldız sanan gerzeklere Van Basten’in sağ bacağı girsin. Ne forvetti ama. Elmander işte o tipte bir forvet.

Selçuk pas yüzdesini ortalamasına getirip mücadele gücü de eklenince orta saha mükemMelo’ya yakın bir gösteri sundu bizlere. Sahada her pozisyonda basan, tek top yapmaya çalışan, dikine seri oynayan bir futbolcu topluluğu izledik.

Rıdvan denen futbol cahili Gökhan Zan’ı bu ligin en teknik stoperi ilan ededursun ben bu adamı istemiyorum. İstemiyorum arkadaş. Adam kazma işte. Çok istiyorsan sen al Gökhan Zan’ı. İster enine ister boyuna. Kafana göre takıl.

Kazım dün gece müthiş mücadele etti, savunmaya yardım konusunda ders verdi adeta. Ujfalusi için ‘yaşlı adama bu kadar para verilir mi kazma’ diyenlere de Drogba’nın kafası girsin diyorum. Ujfa çok iyiydi. Hakan Balta ise bir o kadar kötüydü. Engin gayretiyle takdir kazanırken Riera bizlere Kewell’ı hatırlattı. Gayet soğukkanlı, teknik, hırslı, nerede çalım atacağını nerede şut atacağını bilen komple bir takım oyuncusu vardı Aslantepe çimlerinde.

Bundan sonrası için umutluyuz artık. İmparatora güveniyoruz. Seri galibiyetler yaşamak dileğiyle önümüzdeki maçları bekliyoruz. Kalın sağlıcakla.

20 Eylül 2011 Salı

BAYAN VE ÇOCUK TARAFTARLA MAÇ



Federasyonun kararı çok güzel olmuş. Bundan sonra seyircisiz maç olmayacak. Yalnız maç geyikleri özellikle twitter'da dibine vurdu. dizi izleyen teyze hikayesi de başörtülü ibne hikayesi de gerçek oldu.

Fotoğraflara baktım da hiç yakışmamış. Şimdi yakışmış desem Fenerbahçeli dostlar alınacak. Olmamış beyler. Erkek adam kadınlar matinesine gitmez.

Yoksa kestirip attınız mı?

17 Ağustos 2011 Çarşamba

2011-2012 SEZONU BAŞLARKEN


Daha önceki transfer haberleri sonrası yazdığım yazılardan birkaç tanesini okuyunca ben trasnfer yorumu yapmasam daha iyi olur demiştim. Hakikaten çok faydalı olacağını düşündüğümüz oyuncular neredeyse hiç görünmeden gitti. Mesela Prekazi-Tanju Hagi-Şükür’den sonra Misi-Baros birlikteliği efsane olabilir demişim ama geçen yıl ikisini de göremedik. Veya Ufuk Ceylan, Emre Çolak, Caner hakkında yaptığım yorumları okuyunca yuh dedim. Pozitif bakış da bir yere kadar. Mesela arda başarısız olacak tıpış tıpış Fener’e gidecek diyorum. Bu kez de yanılırım adam Madrid efsanesi olur.
Acımasızca yönetimi ve hocayı eleştirdiler transferler gecikmiş de böyle olmazmış. Alın size Muslera. 10 yıl kalemizi koruyacak kaleciyi transfer ettik. Savunmaya takviye isteyenler buyrun Eboue ve Ujfalusi. Sağ kanat isteyene Keita. Pino,M.Batdal ve Stancu’dan bıkanlar için Elmander. M.Sarp ve Barış yüzünden kanser olanlara Selçuk-Melo. Engin Baytar da geliyor. Yekta ile Kazım bu yıl başka oynayacak. Baros iyileşti ve çok formda. Daha disiplinli. Kulübede Şaş ve Tafo var. Yaşayan efsaneler.

Ama eleştirmemiz lazım. Başlayalım.
Santraforsuz kaldığımız dönemde bile santrafor oynamamış (Arda bile en uçta oynamıştı) sol açık oynaması da mümkün görünmeyen 4-3-3 ün ileri üçlüsünde yalnızca sağ önde oynayabilecek ama fantastik bir oyuncu Keita. Sabri ve Kazım'ın bölgesine Eboue-Keita hamlesi sol tarafta Arda'nın gidişi sonucu oluşan boşluk biraz düşündürücü. En azından bu yıl Avrupa'da olmadığımız için bir şekilde içler dışlar çarpımı yapılabilir. Bununla birlikte gelecek sezon için daha iyi bir planlama şart tabi. Sonunda CL var.
Sistem üzerine konuşmak için erken ama 4-4-2 denilmişti. Sonra 4-1-4-1. Şimdi 4-2-3-1. Bunlar değersiz. Önemli olan savaşan koşan takım olmak. Ya da sadece takım olabilmek. Hoca başaracak. Buna yürekten inanıyorum. Arda’nın gidişi zamansız oldu fakat transfer politikası da değişmemiş görünüyor. Keita yerine solda oynayacak bir oyuncu (Engin Baytar bu yüzden alınmış olabilir) ihtiyacımız vardı. Baros gidici. Yerine Drogba veya Forlan gelse ne güzel olur. Ya da Adebayor duyumu var. Zamanla yeni Galatasaray’ı daha iyi anlayacağız. Tribünde yeniden Keita tezahuratları yankılanacak bence yılın en iyi transferleri 1.Melo 2.Selçuk 3.Muslera

9 Ağustos 2011 Salı

ARDA, ROAD TO....


Arda Turan ile ilgili yazılarımız mevcut. Özellikle binlerce kişi tarafından okunan Arda Ne Oluyor yazısını bilmeyen yoktur. Başka yazılar da yazdık mesela Büyük Kaptan Arda Turan veya bu yazı ama hepsi boş. Bu Arda'dan bir şey olmaz. Öncelikle kendisi Milli Takım'ı Galatasaray'ın üzerinde tutarak bendeki kredisini bitirmiştir. Benim için önce Galatasaray.

Yaptıklarını tekrar tekrar tartışmaya gerek yok. Milli Takım için bacağı kopsa da oynayacak adam 2 sezondur ortalarda yok. Bir türlü iyileşmiyor ama Milli Maç olduğu zaman fırtına gibi. Aferin Arda biz de seni Metin sandık. Böylece kimsenin Metin Oktay olamayacağı gerçeğini kabul etmemize de vesile oldun ya sağol.

Sen değil Metin, Hakan Şükür olamazsın. Olsa olsa Tanju Çolak, Emre B., Fatih Akyel olursun. Kadıköy'e deplasmana gidersin değil mi? Bak bu lafları daha önce de duyduk sen sezon başlamasına 20 gün kala gemiyi terk edenlerdensin. Yemezler.

Birçok film vardır road to ile başlayan. Road to Milano olabilir. Milan'da da oynayabilirsin. Daha doğrusu transfer olabilirsin ama bu mantalite ile oynayamazsın. Hızlı değilsin, takım oyuncusu değilsin, komplekslisin, çocuk gibisin. senden iyi bir amigo olur. Bak o konuda iyisin.

Buldum. Senden Tuncay Şanlı olur. Evet. Gidersin oralarda bir şey yapamazsın. Ahmet Bulut abin de seni o takımdan o takıma gezdirip cebini doldurur. Safsın. Ne yapacaksın ki Avrupa'da? Daha Galatasaray ile kaç Avrupa maçı oynadın ki? Başarısız olacaksın.

Gelme Arda. Gidersen bir daha gelme. Yeniçeri düzeninin son müridi olarak sen de git ve kapansın bu defter. 10 numara da müzeye. Yeter ama. Kime verdiysek beter oldu. En iyisi müzede kalsın.

Kalın sağlıcakla.

28 Temmuz 2011 Perşembe

ŞİKERBAHÇE'DEN STRATEJİK HATA


-Emenike nereden geldi?
-Karabük.

-Emenike hangi ligte adını duyurdu?
-Bank Asya 1.Lig.

-Fenerbahçe Emenike'yi ne zaman transfer etti?
-Lig bitmeden.

Demek ki Fenerbahçe Bank Asya'da mücadele etmek için stratejik bir hamle yaptı. Bu hamlesinden dolayı Aziz Şikeciyi tebrik etmek lazım. Ama o içerdeyken dışarıdaki temizler Emenike'yi satışa çıkardı. Link için tıklayın.

Bu olmadı. Aziz Şikeci çabuk yetiş. Bunların sıcaktan beyni sulanmış. Boşuna büyük taraftarları maske takıp sahaya dalmadı. Bu gidişle İstanbul'u yakacaklar.

Duruuuuuun. Emenike size lazım.

21 Temmuz 2011 Perşembe

CEMİL TURAN VE ŞİKE


Dün Mehmet Ali Aydınlar'ın ne çocuğu olduğu başlıklı bir yazı yazmıştık. Bugün ise Fenerbahçe'nin efsanesi Cemil Turan'a dokunacağız.

Sıkı durun.

Şikeci Cemil Turan. Bunu ben söylemiyorum. Gazete haberine bakınız. 21 Haziran 1981 tarihli Milliyet'te Fenerbahçe'li Cemil Turan'ın yaptığı şike sonrası hakkında verilen karar yer alıyor. Ne diyor kararda?


Şikeci Cemil Turan. 30 sene önce neyse şimdi de aynı çocuksunuz. Ne çocuğusunuz?

Neyse şikerim, bu konuda beni bilgilendiren http://twitter.com/NeDiyorsamO kardeşe teşekkürler.

12 Temmuz 2011 Salı

ALİSAMİYEN.NET SON DURUM

Forumdan ceza alma nedenini öğrendim. Ortada bir küfür yok. Olay şudur;

Artık siz takdir edersiniz yüzlerce post atmış, nasıl bir Galatasaray'lı olduğu bilinen bir kişi bu yüzden 3 ay banlanır mı? Nedeni : Küfür. İnanamıyorum. Zaten benim postumdan önceki ve sonraki yazılanlara bakarsanız herkes kafayı yemiş halde şiir yazıyordu. Geyik muhabbeti dönerken atılmış bir posttan bahsediyoruz. Yoksa zaten böyle yazılarım olmaz. Hatta ilk diyebilirim.

Bu hareketimin tek nedeni ise çok sevdiğim kardeşim Cüneyt'in de moderatör olması ve açıklamada bulunmasıdır. Kendisinin hatırı için diğer postları da sildim. Sonuçta google'da alisamiyen.net yazınca olumsuz yazılar çıkmasını istemem. Yıllarca takip ettim, reklamını yaptım, okuyucu kazandırdım bunun üzerine en iyisi güzellikle ayrılmak. Bu 3 aylık ceza iyi gelecek. Sonra da tamamen koparız.

Üzüldüm gerçekten.

Kalın sağlıcakla. Sinancan yavşağına da selam söyleyin.

AZİZ YILDIRIM & TANJU ÇOLAK



Vay be fotoğraflara bakın. Ne günlerdi. Tanju'yu başkanımız Alp Yalman kovalamış o da kendini karşı tarafta bulmuştu. Melih Aşık'ı arayıp beni alın dediği yazıldı gazete sayfalarında. Fakat Aziz Yıldırım ve Vefa Küçük'ü henüz tanımıyorduk. Şikerlere selam.

Aziz Yıldırım'ın noterlik günleri için tıklayın.

ADNAN POLAT & ADNAN SEZGİN & ŞİKE


Fotoğraf 1990'ların başından kalma. Adnan Sezgin o dönem ilk kez Galatasaray tarafından getirilen menajer görevinde, Adnan Polat ise Asbaşkan ve Futbol Şube Sorumlusu.

Siz yapmadınız değil mi? Bakın zaten sizden nefret ediyoruz, şikerleri de Metris'e gönderdiler. Yapmadınız değil mi?

8 Temmuz 2011 Cuma

ÜMİT KARAN SEVGİSİ


1980'lerin sonundan bu yana futbol izleyicisiyim. Benim için en büyük golcü ama harbi golcü Tanju Çolak'tı. Golcü, 18 içinde doğru vuruşu yapan oyuncu anlamında kullanılmıştır. Yoksa Hakan Şükür>Tanju Çolak.

Çok üzüldük karşı yakaya geçmesine ama o çubuklu forma içinde görünce insanın sevgisi de azalıyor. Tanju, Galatasaray'da kalmak istemiş fakat yönetim tarafından gönderilmiştir. O forma içinde bile ben Galatasaray'lıyım demiş ve Oğuz,Aykut gibi sinsiler tarafından dışlanmışsa da insanın içinden bir şeyler kopuyor. Tanju hikayesi acıklı ama kendisi yaptı. Ali Sami Yen'e veda gecesinde parçalı formayı giydi. Kimse de tepki göstermedi ama ya adam gibi adam olsaydı. Yıkılırdı o tribünler.

Ümit Karan golcü kimliği ile bir Tanju olmasa da 2000'li yıllardaki Galatasaray'ın en iyi golcüsüydü. Birlikte gözaltına alındığını kişileri de gördüm ya o an Ümit Karan sevgisi bitti. Artık yaşımız da ilerliyor duygusallığımız mı azalıyor bilmiyorum ama bittin be eski komşum. Sen de gittin. Bir Metin Oktay olamazsınız ama en azından bir Suat Kaya, Ergün Penbe olmak çok mu zor?

29 Haziran 2011 Çarşamba

ALLAH YARDIMCIN OLSUN


Hocam gelmiş.

Galatasaray taraftarı olup da Fatih Hoca'ya saygı duymamak ne demek? Böyle bir şey olabilir mi? 4 sene üst üste şampiyonluk ve UEFA Kupası bir kere yaşandı bu ülkede. Karşı yakadakiler hala hazmedemedi.

Hocayı eleştirmek için hazır kıta bekleyenler size söylüyorum. Yapmayın. Ne olursa olsun. Galatasaray sezonu 11'inci sırada tamamlasa bile hocamızın arkasındayız.

İmparator özletmiştin kendini. Hayırlı uğurlu olsun.

10 Haziran 2011 Cuma

DROGBA MAVİ ŞORTUNU KENDİSİ GETİRECEKMİŞ


Duyumcudan geçilmediği transfer döneminde yine buradayız. Daha önce herkesten önce Jo, Pino ve Giovani transferlerini paylaştık ve Ederson&Jenas haberi ile patladık. O gün bugündür duyumculuk yok. Birşeyler duyuyoruz tabi ama yazmak yok. İş ayağa düştü ben de emekli oldum.

Şu duyum aldım kesin diyenlere çok gülüyorum. Arkadaş ne oldu hani kesindi? Her gün yeni isim atıyorsunuz ortaya sonuçta elde var Elmander ve Selçuk. Sağır sultanın bile duyduğu isimler. Neyse geçelim.

Bu slogan benim. Birisinden duyarsanız haber verin. İlk kez alisamiyen.net forumunda ben yazdım.

Gelir mi?

28 Mart 2011 Pazartesi

GALATASARAY'IN GELECEĞİ II

Sonunda beklenen oldu ve Galatasaray’ın marka değerine ciddi zararlar veren Adnan Polat devrildi. Devrik başkanın arkasından konuşmaya gerek yok. Önceki yazılarımızda yeteri kadar kendisisinin rezilliklerinden bahsettik.

Çok tehlikeli bir döneme girmiştik. Galatasaray’lıların umudu kalmamıştı. Hani Galatasaray’ın adının olduğu yerde her zaman umut olurdu? Neyse ki bu tehlike geçti. Yeni yönetim gelecek ve Galatasaray’lılar için umut olacaklar.

Ünal Aysal’ın başkanlığında Adnan Öztürk, Ali Dürüst ve Faruk Süren gibi makamın hakkını verecek isimler ile yola çıkıyoruz. Sonunda hep konuştuğumuz kurumsallaşma yönündeki adımlar atılacak.

Galatasaray’ın Geleceği başlıklı ilk yazımızda yeni bir modelleme üzerinde durduk. Adnan Öztürk de kongre sonrası konuşmasında Galatasaray’ın daha kurumsal bir yapıya kavuşması gerektiğini vurguladı. Nedir bu kurumsallık denen olay?

Özetle profesyonel insanların yönetici olduğu ve yöneticilerin hesap verdiği bir sistemdir. Fatih Terim ikinci gelişinde 30 futbolcu transfer etti ve ikinci sezonu tamamlayamadan gönderildi. Hagi ilk yarının ortasında geldi ama ikinci yarının ortasında da ayrıldı. Rijkaard yine sözleşmesi bitmeden ayrıldı. Bu dönemlerde yapılan transferlerin faturasını çıkarırsak neden bu günlere geldiğimiz daha iyi anlaşılır. Milan’da yeni hoca gelince 30 tane futbolcu transfer edebiliyor mu? Galarasaray’ın da bu konuda öncü olması lazım. Adnan Polat diyor ki hoca istedi aldık. Yani Adnan Polat sorumlu değil. Ne güzel İstanbul. Öncelikle bu yapı değişecek. Adnan Polat da sıradan her Türk vatandaşı kadar futboldan anlayan bir insan. Tek farkı babasının zengin olması. Artık futbol ekonomisi büyüdü ve Polat tarzı yöneticilerin yeni dönemde yeri yok.

Kurumsal yapıyı sportif direktör düzeyine indirgemeden daha geniş bir açıdan ele almaya çalışacağım. Futbol ekonomisi hızla gelişiyor. Sponsorluklar, para basan bir stad, televizyon yayın gelirleri, store’un yükselişi derken iş başka bir boyutta ele alınmak zorunda. Staddan sorumlu bir yönetici olmalı. Yöneticiden kasıt Emir Sarıgül değil. Şişli Belediye Başkanının oğlu olup da Galatasaray Yönetim Kurula girmek kolay. Peki hizmet? O zaman iş bilen insanları alıp bu görevlere getirmek gerekiyor. GS Store’un durumu ortada. Fenerium’un gerisinde kaldık. Store’dan sorumlu bir Pazarlama Müdür olacak ve hedefler tutturamazsa hesap verecek. Kurumsallık denilen olay budur. Hedefler tutmayabilir. Kriz olmuştur, tüketim azalmıştır bu durum tabi ki store gelirlerine de yansıyacaktır hemen müdürü işten çıkaralım demiyorum. Hesap verilebilirlik önemli.

Stadın sorumlu bir yöneticisi olmalı. Reklamlardan, içeri alınacak pankartlara, lokantalara kadar her şey ile ilgilenmeli. Kale arkasından bilet alanlar koltukların üzerinde tepinip koltuklara hasar veriyorsa hemen aksiyon alınmalıdır. Koltukları tamir ettirip bir sonraki maç yine kırmalarını beklememeliyiz.

Altyapı sorumlusu kimdir? Tugay bu göreve getirilmişti. Şimdi antrenör. Peki altyapı? A-2 takımının hedefi şampiyon olmak değildir. Önemli olan A-2 takımından A takıma oyuncu çıkarabilmektir. Genç oyuncular ülke genelinde araştırılıyor mu? Takip eden ekipler var mı? Hatta Afrika’da, G.Amerika’da genç oyuncu izleyen ekiplerimiz olmalı. Messi, Barca altyapısına geldiğinde 14 yaşındaydı.

Sportif Direktörlük ile Scout konusu sonraki yazıda.

Saygılarımla,

24 Mart 2011 Perşembe

MARADONA GALATASARAY'A KARŞI

Armando Diego Maradona'nın Galatasaray'a karşı forma giydiğini biliyor muydunuz?

Belki de çok bilinen bir maç ama ben hatırlayamadım. 2 Mart 1993 yılında Sevilla ile Galatasaray'ımız arasında oynanan hazırlık maçında Galatasaray'ın golünü Gütschow atarken Sevilla'nın golünü Davor Suker atmış. 10 Numaralı formasıyla kendini biraz bırakmış 32 yaşındaki Arjantinli ile 2000 yılındaki kadronun temellerini oluşturan genç Galatasaray'lılar sahada, izleyin.

23 Mart 2011 Çarşamba

GALATASARAY'IN GELECEĞİ


2011 Mart ayının son günlerinde kulübün içinde bulunduğu durum oldukça karışık hatta kaotik olarak nitelendirilebilir. Bunun başlıca nedeni en azından Başaran Şahin tarafından görülmemiş bir taraftar desteği ile seçilen Başkan Adnan Polat’ın Galatasaray adını hiçbir Galatasaray’lının görmediği kadar yerlerde süründürmesidir. 4 yıl üst üste şampiyonluk ve iki adet Avrupa Kupası kazanan efsane başkan Faruk Süren bile istifa ettiği günlerde bir taraftar desteği görmemişti.

Polat’ın futbol şubesi sorumlusu olduğu 1992-1996 döneminden bu yana taraftara yakın olduğunu biliyoruz. Özellikle sayın Canaydın’ın 6 yıllık başarısız icraatları göz önüne alınırsa Polat’ın iddialı gelişi, flaş transferler (Lincoln, Kewell, Baros …), Haldun Üstünel faktörü ve 20.45 çılgınlığının bu desteğin arka planını oluşturduğunu yadsıyamayız.

Öte yandan bu kadar müthiş bir taraftar desteğine rağmen ortada inanılmaz bir başarısızlık var. Hiç kimse insanları aptal yerine koyup şirket birleşmesi, GS bonus, GS bilyoner, Aslantepe demesin. Siz şirket birleşmesini çok zor bir transaction mı sanıyorsunuz? Öyle övünülecek bir hadise değil emin olun. İşi profesyonellere verirsiniz ortalama bir ekip bu işi bitirir. Stad konusunda ise Polat’ın nasıl çuvalladığını hepimiz gördük. Diğer projeler ise kulüp gelirleri içinde önemli bir paya sahip değil. Merak edenler faaliyet raporlarını inceleyebilir.
Rahmetli Canaydın bir röportajında futbolun geliri 32 M Dolar demişti. Öte yandan giderleri daha fazla bu yüzden futbolun kaynaklarını amatör branşlara aktaramıyoruz demişti. Bugünlerde ise sadece Digitürk’ten sağlanan gelir 30-35 M euro civarında. Ayrıca maç hasılatları, sponsorluk gelirleri, store gelirleri ile büyüyen bütçeler 2000’li yılların başlarındaki kulüp bütçeleri ile karşılaştırılamaz.

Bu yüzden defalarca Adnan Sezgin ile Adnan Polat’ın bu ekonomiyi yönetemeyeceğini yazdık. Kulüp yönetiminde artık profesyonellerden destek almak şart. Pazarlamadan tutun da altyapıya kadar her alanda profesyonel ekipler oluşturmak lazım. Florya’nın tek patronu Terim dönemi artık bitti. Terim de bunu kabul etmeli. Rakiplerin de gelirleri arttığı için kaliteli oyuncular transfer edebiliyorlar. Hatta artık iddialı takımlar oyuncularını büyük takımlara satmıyor. Satarsa da M.Topuz örneğindeki gibi rakamlar 10 M euro seviyesine yükseliyor Hamit’in bonservisinin 8 M euro olduğu günlerde.

Adnan Polat kaybetti. Galatasaray kaybetti. Dibe vurduk. Hatta bu durumdan çıkmamız yıllar alabilir. Tek korkum 2006 yılında Denizli’den gol haberi gelmişti. Yine gelirse. 2008 yılında Chelsea maçı sonrası Fenerbahçe düşüşe geçip şampiyonluğu bize hediye etmişti. Yine yaparsa. O zaman bir adım bile ilerleyemeyiz.

Yeni bir model lazım. Bırakalım artık Van Gaal gelirse Van Gaal-Tugay ikilisi nasıl olur. Orta sahaya box to box falan bunlar günlük sohbetler. Aslında Adnan Öztürk harika bir proje ile çıkmıştı 2010 kongresi öncesi. Başaran Şahin her Adnan Öztürk dediğinde neredeyse hainlikle suçlandı. Ama ben haklı çıktım. Üzülerek söylüyorum ama aynı hatalara düşmeyelim. Forumlarda Haluk Ulusoy ismini görünce inanamıyorum. Bırakalım artık popülist insanların peşinden gitmeyi. Endüstriyel futbolda 1996 model Terim’lere, Haluk Ulusoy’lara, Sezgin’lere, Ergun Gürsoy’lara yer yok.

Modelleme üzerine yazılara devam edeceğiz.

Saygılarımla,

18 Mart 2011 Cuma

HAGI'NIN FENERBAHÇE'YE ATTIĞI GOL


Bu akşam Hagi'ye veda mı edeceğiz?

Ne olursa olsun.

Hagi.

O bize en büyük mutlulukları yaşattı. Milan, Real Madrid ile eşleştiğimizde çekinmezdik. Hagi vardı. Sahada formanın hakkını veren futbolcular vardı. Omzu çıktığı halde, kaşı yarıldığı halde sahada kalanları gördük.

Şimdilerde ise Galatasaray'ı yenemeyeni dövüyorlar. Olsun. Bugünler de geçecek. Zaten duygusal olarak yoğunluk içinde olduğum bir zaman içerisindeyim. Fenerbahçe maçı bu yoğunlukta ikinci sıraya düşüyor ilk kez.

Sonuç ne olursa olsun blogta görüşelim. Yazacağım.

16 Mart 2011 Çarşamba

TÜRK DÜŞMANI HAGI


Bir süredir ortalarda yoktum ama aktif biçimde geri dönüyorum. Unutulmaz Gazete Manşetleri bölümünde Hagi var.

Gerçekten inanılmaz.

Cimbom seni severiz
Uğruna can veririz
İyi kötü gününde
Senle ağlar güleriz
Basın yalan yazıyor
Şampiyon olmayınca
İçim rahat etmiyor
Fenere koymayınca

İçim rahat etmiyor
Fenere koymayınca

20 Şubat 2011 Pazar

ADNAN POLAT İÇİN 299 İMZA KALDI


Herkese güzel haberlerim var. Kongre üyelerine geçen hafta şöyle bir haber geldi. 300 Spartalı aranıyor.

Evet. 300 imza kaldı.

1 tanesi aynı gün gönderildi kaldı 299.

Haydi hayırlısı.

17 Şubat 2011 Perşembe

EKŞİ SÖZLÜK & TAQINTI


Ekşi sözlükte blog ile ilgili yorumlarda bulunan taqinti'ya teşekkürler.

Bu arada kendisini deşifre ettim.
Bilgisine.

14 Şubat 2011 Pazartesi

ARDA TURAN EKSENİNDE İBRAHİM ÜZÜLMEZ DEĞERLENDİRMESİ


Ezel'i izlerken reklam arasında 'Beşiktaş, takım kaptanı İbrahim Üzülmez'in sözleşmesini' yazısını görünce 1 yıl uzatıldı şeklinde devamının geleceğini düşünerek kanal değiştiriyordum ki 'sözleşmesi feshedildi' ifadesini gördüm.

Hemen Beşiktaş'lı arkadaşım Sarp Sarıca'yı aradım ve ne olduğunu öğrendiğimde doğrusu hiç şaşırmadım. Beşiktaşlılık duruşu. This is it.

Takım 100. yılda şampiyonluğa giderken tombala çektiği için Pascal'ı kovabilen br takımdır Beşiktaş. İbrahim Üzülmez'in, takım arkadaşını tokatlaması da affedilecek bir davranış değil. Yönetimi eleştiremiyorum. Öte yandan, bu davranışın İbrahim Üzülmez'i kovmak için bir bahane olduğunu düşünenlerin de sayısı az değil. Yoksa o tokadı atan başkası olsaydı olayın üstü kapatılır mıydı bilinmez.

Akıllara geçen yılki Arda Turan - Caner kavgası geliyor. Bizim kaptan Caner'in dudağını patlatmıştı ama Rijkaard onu sakinleştirdi ve idmana devam edildi. Bizde serbest. Takım kaptanı arkadaşının ağzını burnunu kırabilir.

Eskiden kaptanlar vardı. Cüneyt Tanman, Rıza Çalımbay...

Özellikle ikinci yarıya İbrahim Toraman'ın kaptan olarak çıkması ise tam bir komedi. İçerde şamarı ye sonra sahada kaptanlık yap?

11 Şubat 2011 Cuma

HÜSNÜ MÜBAREK OK ADNAN POLAT SIRA SENDE


O bile gitti. 30 yıllık iktidarın ardından halkın isyanı ve diğer faktörlerin de etkisi ile Hüsnü Mübarek adlı dikdatör istifa etti.

Sen ki Galatasaray taraftarı tarafından en nefret edilen insanların başında geliyorsun. Aziz Yıldırım'ın bir taraflarını yalarken Başbakan'a da ne yapacağını şaşırıyorsun.

Acizsin. Zavallısın. Yeter be hala ne işin var o koltukta.
Hadi yallah.

29 Ocak 2011 Cumartesi

ADNAN POLAT&FRANK RIJKAARD


Unutulmaz gazete manşetleri bölümüne ara vermiştik. Yeni dönemde daha çok yazı olacak. Eski yazılar için tıklayın
Sonunda gerçekten de Adnan Polat adlı Galatasaray'a ve Galatasaray'lılığa en çok zarar veren şahıs Rijkaard'ı bitirdi.

25 Ocak 2011 Salı

SEN HALA BURADA MISIN?


Başbakan’ın TT Arena’daki o geceyi unuttuğunu belirten Devlet Bakanı Faruk Özak, Adnan Polat’ın “Protestoya katılanların tespit edilip stada alınmayacakları” yönündeki açıklamalarına “Polat bizi de zor durumda bırakıyor” diyerek tepki gösterdi.

Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Özak, Türk Telekom Arena’nın açılışında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın stadı terk etmesiyle sonuçlanan protestoların perde arkasıyla ilgili ilginç detaylar anlattı.

Protestoların kaynağında Adnan Polat’a oluşan tepkilerin olduğunu iddia eden Özak, “O nedenle Galatasaray taraftarına kızgın değiliz. Türk TelekomArena açılışını düğün günü gibi hayal etmiştik. O gölgelendiği için üzüldüm” dedi.

‘GARANTİSİ İŞE YARAMADI’
Açılış davetiyesini getirdiğinde Polat’a “Orada 50 bin kişi olacak. Bu tür kalabalık ortamlarda protestolar gündeme gelebiliyor” şeklinde çekincesini ortaya koyduğunu belirten Özak, Polat’ın “Merak etmeyin Sayın Bakanım. Biz önlemimizi aldık. İki kale arkasında Galatasaray maçlarında en güçlü tezahüratı yapan taraftarlarımız olacak. Onların tezahüratı olabilecek protestoyu bastırmaya yeter” dediğini belirtti.

Açılışta yaşananların, “iki kale arkası” garantisinin işe yaramadığını gösterdiğini söyleyen Özak, “Keşke Polat, kendinden o kadar emin olmasaydı” dedi.

‘BAŞBAKAN O GECEYİ ARTIK UNUTTU’
Özak, Adnan Polat’ın “Protestoya katılanların tespit edilip stada alınmayacakları” yönündeki açıklamalarını da doğru bulmadıklarını vurgulayarak “Bu bize de zarar veriyor. Polat bizi de zor durumda bırakıyor. Bırak, sen kimi tespit ediyorsun” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
Başbakan Erdoğan’ın da artık o geceyi unuttuğunu, gündeminin çok dolu olduğunu ifade eden Özak “Daha fazla uzatmanın da anlamı yok. Sayın Başbakan Galatasaray taraftarına, camiaya kızgın olmadığını zaten söyledi” dedi.

"BAYRAKTAR TARAFTARI SİNİRLENDİRDİ"
Protestoların Polat’a yönelik bazı tepkilerle başladığını savunan Özak şöyle devam etti:
“TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın konuşması sırasında protestolar artınca, konuşma biter bitmez Sayın Başbakan, ‘Hadi gidelim’ dedi. Çok da güzel bir konuşma hazırlamıştım. Çünkü ben Ali Sami Yen Stadı’nın açılışında bulunmuştum. Orada futbol
oynamıştım. Ayrıca Trabzon’da futbolun gelişmesinin ilk temelinde Ali Sami Yen’in harcı vardır. Bunları anlatacaktım. Aslında Sayın Başbakanımıza, ‘Müsaade edin ben de konuşayım, sonra stattan çıkalım’ dedim. Gürültüden Sayın Bayraktar’ın neler söylediğini tam anlamadım ama protestoların artışından konuşmada taraftarı sinirlendiren mesajlar olduğunu anladım. Sayın Başbakanımıza, ‘Belki beni de yuhalarlar ama Galatasaray camiası için onore edici mesajlar vereceğim’ dedim. Ama stattan hemen ayrılmak istedi. Hep beraber çıktık.”

Yaladığın beş para etmez adamlar bile seni bir tarafına takmıyor. Seni Arenada asacağız.

Bekle.

20 Ocak 2011 Perşembe

BİLEMEZSİN DEMİŞ GSFORMALARI


Mükemmel bir yazı. Sevgili Selocan yazmış.
Galatasaray Formaları Blogu

Genelde formalar ile ilgili harika çalışmalara imza atan blog bu kez farklı ama tarihe not edilecek bir yazı yazmış.

http://galatasarayformalari.blogspot.com/2011/01/bilemezsin.html

BİLEMEZSİN

Hazır Nike ile söylentiler çıkmışken ve şu aralar malum olayların yankıları sürerken ben de küçük bir şey paylaşayım istedim.

Nike'ın Türkiye'deki üretim hakkı Bursa'da Biesseci firmasında. Bu firmanın da sahibi Canaydın ailesi. Merhum Başkanımız Özhan Canaydın vefat etmeden önce bu firmanın en tepesindeki isimdi. Biesseci firması çok uzun zamandır Nike'ın üretim hakkına sahip. Bu sebeple Nike ile Galatasaray flörtü aslında geleceğe ait yeni bir durum değil. Yıllar öncesinde Galatasaray'ın Nike giymesi konusunda direkt yönetim katından giden öneriler vardı. 1998 yılında ilk olarak bu söylenti çıktı diye biliyorum. Daha sonra Lotto'dan sonraki dönemde, Umbro'ya geçmeden önce, neden Nike giymiyoruz deyip kulüp olarak Özhan Canaydın'a teklifimiz olmuştu.

Peki bütün ömrünü Galatasaray'a vermiş Özhan Canaydın'ın Türkiye'de sahibi olduğu bir firmanın formalarını neden hiç giymedik biz ? Neden Adidas'a, neden Umbro'ya, neden Lotto'ya yöneldik de, daha en başından giymemiz gereken bizden olan Nike'ı hiç giymedik ?

Yukarıda da yazdım; Çeşitli sezonlarda, pek çok kez Özhan Canaydın'a bu istek iletildi. Fakat Özhan Canaydın bizzat kendisi buna hep karşı çıktı. "Ben Galatasaray üzerinden para kazanamam" diyerek her defasında reddetti Nike meselesini. Tekstil devi; işini, ailesini, hakkıyla kazanacağı parayı değil, Galatasaray sevgisini üste koydu. "Sevgilim üzerinden para kazanmak bana yakışmaz" dedi, defalarca reddetti. İşte Galatasaray bu yüzden hiç bir zaman Nike giymedi. Pek çok kez teklif edilmesine rağmen...

O yüzden Allah kuruşuyla katlar, gemicikler alanlar; bilemezsiniz Özhan Canaydın gibi olmayı. Bilemezsiniz yalakalıkla makam yükseltenler. Çalıp, çırpıp, hakkı olanın parasını cebine atanlar, bilemezsiniz Özhan Canaydın gibi olabilmeyi. Galatasaray üzerinden rant sağlayanlar, kendi holdinglerinin derdine düşüp yalakalık yapanlar... Bilemezsiniz böyle bir adamın önünde ne kadar aciz kaldığınızı. Bilemezsiniz ne kadar naif ve güçsüz olduğunuzu... Hayal bile edemezsiniz Özhan Canaydın'ın ne demek olduğunu. Bırakın hayal etmeyi, adını ağzınıza bile alamazsınız böyle bir adamın.

Bu blogda sadece formaları yazıyoruz. Belki de binlerce örnekle TOKİ başkanının adını ağzına alma cüretinde bulunduğu güzel insanın nasıl biri olduğunu anlatabilirsiniz. Ben sadece formalar üzerinden anlatmak istedim.

Ve Polat; Defol git bu kulüpten...

18 Ocak 2011 Salı

BEN ÖZÜR DİLEMİYORUM


Değerli arkadaşım Umut Aynur yazmış,
Bravo Adnan POLAT ve sevgili Galatasaray’ımızın yöneticileri, o basın toplantısını yaparken hiç sıkılmadınız mı? Hiç utanmadınız mı ? Stad çıkışı Egemen BAĞIŞ’a neler yapabiliriz demeler . O muhteremin size akıl verme çabaları. O duruşunuz, o acizlik içindeki görünüşünüz. Bazı eski yöneticilerin başbakana yalvarmaları . Ya o ertesi günkü gazetelere verilen çarşaf çarşaf ilanlar. Aferin! Ali Sami Yen’den Metin Oktay’a ne kadar kahramanımız, ne kadar idolümüz varsa hepsinin kemiklerini sızlattınız. Düğün gecesi dediğiniz günde 12. Adama, taraftarınıza herkesin ağzına geleni söylemesine müsaade ettiniz.
Ama ben en çok bir grup taraftar tanımlamanıza güldüm. Sizin grup tanımlamanız herhalde bizlerden farklı. İçlerinde benim de olduğum ve stadın muhtelif yerlerinde oturan GALATASARAY taraftarlarının protestoları ancak on binlerle ifade edilir. Merakım siyasal iktidarın aba altından sopa göstererek camiayı bu kadar aşağılamasına, bürokratlarının önce statta sonra internet ortamında ağzına geleni söylemesine en ufak bir cevap bile vermemeniz acaba vicdanınızı sızlatıyor mu? İçinde sizin de bulunduğunuz rahmetli Canaydın yönetimine, Galatasaray kongresi üyesi olduğunu söyleyen bürokrat ; “Sami Yen’de kiracılık yükümlülüklerini yerine getiremeyen Galatasaray Yönetimi…Özhan Canaydın'ın karşımıza gelip naif ve sessizce duruşu dün gibi aklımda...” demiş. Siz 2 gündür bu konu ile ilgili olarak ağzınızı açmadınız. Vallahi bravo .
Siz nasıl vergi verirsiniz, nasıl ödersiniz bilmem ama ben vergimi son kuruşuna kadar ödeyen bir yurttaş olarak o statta benim ve milyonlarca vergi veren yurttaşın emeği var. Hiç kimse öyle biz yaptık biz ettik demesin. Önce adama sorarlar cebinden mi yaptın , sonra Mecidiköy’deki stadın üst kullanımı kime ait . Oradan ne kadar rant elde edeceksin?. Öyle ağzını doldura doldura konuşmak kolay; 600 milyon yatırım yaptık diye. Yapacaksın tabi senin görevin bu. Hem görevini yapacaksın hem de sürekli bir teşekkür, bir hürmet bekleme isteğin olacak. Yapmasaydın derler adama. Hizmet yapıyorsun. Kime? Bu ülke vatandaşlarına.

Sayın başkan şu an görünen durum başkanlıkta üstünüzün çizildiği. Ama üzücü olan böyle bir olay ile Galatasaray tarihine kara bir leke ile geçmiş olmanız. Ne acı, hiç kimse sizi onca yanlışına rağmen hürmetle andığı Canaydın gibi anmayacak. İnsanlar; sizin hep o uğurlama anındaki boynu bükük, aciz insan halinizle, bürokratın eski başkanınızla dal geçmesine verdiğiniz izinle ve bir başkana yakışmayan stadı yani Galatasarayı terk etmenizle hatırlayacak. Burada Sayın başbakanın dediği gibi Şimdi birileri çıkıyor ‘efendim Seyrantepe Stadı’nı burada filancanın, filancanın emeği vardır.’ diyor. Seyrantepe Stadı’nın A’dan Z’ye yapımında Galatasaray’ın bir Allah kuruşu yoktur. Ve Galatasaray Kulübümüzün de kullanma hakkı olarak kendisine tahsis edilmiştir ve bunun da anlaşmaları yapılacak, daha yapılmış değil.” vardır sayın başbakan vardır. Milletin parası ile yapılmadı mı bu stat? Nasıl ayırdınız vergi verenleri Galatasaraylı Beşiktaşlı vs. diye. Burası muz cumhuriyeti mi? Ne demek anlaşma yapılmadı. Bir Başbakan kendisine fiili hiçbir şey olmadan sadece yuhalama ve protesto var diye bozulup, koskoca bir camiayı tehdit eder mi? Galatasaray Kulübü Başkanı zamanında “ Galatasaray Türkiye’dir ” diye demeç veriyor. Atıp tutmak kolay başkan, göster bakalım gücünü de görelim.
Tekrar söylüyorum ve bekliyorum bu emniyetle yapacağınız kameralı cadı avcılığınız sonucunda beni ve benim gibileri ne ile suçlayıp stada almayacaksınız. İnsanda biraz izan olur biraz akıl olur. Resmen akıl tutulması yaşıyor başkan. Son olarak tarihin en kötü en berbat Galatasaray başkanısınız. Herhalde artık beni stadın yanından bile geçirmesiniz.
Ha bu arada çok korktum!!!!

17 Ocak 2011 Pazartesi

TARAFTAR MI? HADDİNİ BİLDİRİN BU ADAMA




Fotoğraflardaki adama dikkatli bakın.

Aynı kişi.

Taraftar mı? Ne taraftarı?

Taraftar grubunun içine girip neler yapıyor kim bilir?

Adnan Polat bunu da tespit etsene. Stadlara sokmayın böyle taraftarları. Tribünde görenler de indirin gördüğünüz yerde. Adam ne Galatasaray'lı ne de Fenerbahçe'li.

Lütfen ekşisözlük, gssözlük, twitter, forum ve facebook'ta paylaşalım. Hatta antu. Bu bizim gibi geçek taraftarların sorunudur. Takım ayrımı yapmayalım.

Bundan sonra bütün yazılarımda Adnan Polat'a giydireceğim. Bu ilki. Adnan Polat sen bu adamdan farksızsın sen de Recep abin gibi bir daha gelme.
Related Posts with Thumbnails