27 Mart 2010 Cumartesi
GALATASARAY'IN SEÇİMİ
Bugün Galatasaray’ın seçimi var. Ben bir taraftar olarak seçimlerle ilgilenmeli miyim? Bu konu ile ilgili bir yazı yazmalı mıyım?
Taraftarlık nedir konusundan yola çıkarsak belki de daha iyi bir bakış açısı geliştirebiliriz. Taraftarlık evrensel bir kavramdır. Biz aşkımız renk aşkı, forma aşkı. Bundan dolayı parçalı forma ve sarı-kırmızı dışında bir renkte formayı benimseyemiyoruz. Turuncu formada, mor formada gösterilen direnç içimizdeki taraftarlık duygusundan kaynaklanıyor. Sahada beyaz forma ile bir takım görünce yine parçalı giymemişler diye sitem ediyoruz. Dünyanın her yerinde takımların sembolü renkleri ile formalarıdır.
Avrupa’nın bir çok kulübünde başkanların isimleri bilinmez. Profesyonel yöneticiler kulüpleri idare eder. Bizim ülkemizde ise henüz kurumsallaşma tamamlanamadığı için aile şirketleri olan zenginler, silah kaçakçıları, mafya babaları bu işleri yürüttüler. Galatasaray ise bu sistemin dışında kalmıştır. Tarihin en önemli seçiminde Cem Uzan kongre üyeleri tarafından saf dışı edilmiştir. Belki Tükiye Cumhuriyeti’ne başbakan olacak birisi Galatasaray’a başkan olamamıştır. Lisenin refleksleri bu tür insanların Galatasaray’ın kapısından içeri girememesi konusunda en önemli güvencedir.
Seçim konusu bu bağlamda değerlendirildiği zaman taraftar ile ilişkisizdir. Bizim rengimiz sarı-kırmızı. Kimin başkan seçileceği beni niye ilgilendirsin?
Bunun aksini düşünen arkadaşlar ise ben kombine alıyorum, store’dan alışveriş yapıyorum, GS Mobile kullanıyorum, o zaman benim de söz hakkım var diyor. Bir grup kongre üyesi 25 Milyon taraftarı olan bir kulübün geleceğine yön vermemeli argumanını öne sürüyor.
İlk bakışta mantıklı gelmesine rağmen biz Galatasaray’lı olurken o dönemde kim başkandı, kaç kongre üyesi vardı, kongre üyelerinin profili nasıldı şeklinde bir düşüncemiz yoktu. Misal ben Prekazi’nin Monaco’ya attığı gol ile sarı-kırmızı renklere gönül verdim. Sabaha kadar araçlar üzerinde insanlar gördüm. Konvoy vardı adeta bayram yaşanıyordu ülkemin bütün şehirlerinde. Bir toplumu bu kadar sevindiren takım Galatasaray’dı. Hep sevindirmedi mi? Sokaklara dökmedi mi güzel yurdumun insanını? Ne mutlu ki Galatasaray’lı olmuşum. Delikanlılık dönemimde üst üste dört şampiyonluk ve UEFA Kupası üstüne bir de Süper Kupa sevinci yaşadım. Toplamda 9 şampiyonluk ve sayısız kupa sevinci tatmışım.
Bana bütün bu mutlulukları yaşatan takımdan kimler geldi kimler geçti. Hatta dün gelen habere göre birisi cezaevinde, birisi de yarın oynanacak derbide Galatasaray’a gol atmak için dua ediyor. Kişiler gelir geçer. Başkanlar da gelir geçer. Özhan başkanı yıllarca acımasız bir şekilde eleştirdik. Bugün kimin başkan seçildiğinin benim gözümde bir önemi yok. Seçilecek başkana destek vereceğiz. Sonuçta iki aday da Galatasaray’a hizmet vermek için bu göreve talip oldu. Yıllar önce olduğu gibi Cem Uzan tarzı bir isim aday olsaydı o zaman ben de Galatasaray’dan taraf olarak seçim ile ilgilenirdim. Hatta seçim sürecinde diğer aday için aktif olarak çalışırdım. Ama bu seçimde öyle bir tehlike yok. Ne Yıldırım Demirören ne Aziz Yıldırım ne de Cem Uzan gibi figürler bu kulübe başkanlık yapamaz.
Oy verme işlemi bu saatlerde başlamış olmalı. Şirketler liginde KPMG futbol takımında oynayacağım için sağlık kontrolünden geçmem gerekiyor. Birkaç ufak tefek işim var onları halledeceğim sonra da derbi saatini bekleyeceğim. Nasıl olsa seçim sonuçları açıklanınca bir telefon gelir ve sonucu öğrenirim. Ve kim seçilirse seçilsin yine kombine alacağım, Store’dan alışveriş yapacağım, formamı giyip deplasmana gideceğim. Çünkü benim rengim sarı-kırmızı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder