5 Temmuz 2010 Pazartesi

BİZ DE ÜZGÜNÜZ DIEGO


hatırlamana yardımcı olmak için yazıyorum. kendini ve arjantinliler'in hiçbirini unutmaman için. toplumun dışına itilmişlerin oturduğu yoksul gecekondularıyla kağıt üstünde varolmayan, sağlıksız ve labirentimsi, politikacıların hakkında konuşmayı sevmediği marjinalleştirmenin ve yoksulluğun belirtilerinden olan sefalet mahallelerinin birinden, fiorito'tan bir çocuktun.

ve sen oynadın, çünkü futbol sıradan insanların bakışlarını yoksul hayatlarından uzaklaştırmalarının aracı, onları kelimelerle ifade edilemeyecek şimdiden çekip çıkaran zamandan yoksun bir eylemdi. yaşam sana neredeyse herşeyi çok görmüştü ve sen küçük, parçalanmış ayakkabılarını yere vura vura kendini savundun - tıpkı arjantinli çocukların binlercesi gibi.

1973 yılında birisi sana sordu: "evita turnuvası için bir takım kuruyoruz, katılır mısın?" ince bacaklarınla turnuvanın kabusuna dönüştün, kimse karşında durmak istemiyordu. kendinize verdiğiniz isimle "soğancıklar" kupayı kazandı. bir sonraki yıl da sekizinci ligde şampiyonluğu. 136 maç boyunca yenilmediniz ve davet edildiğiniz uruguay ve peru'yu tanıdınız. daha on iki yaşında bile değildin, ama çoktan bir şampiyondun.

birgün seni argentinos juniors'un genç takımında oynatmak akıllarına geldi. hayatının ilk yasak eylemiydi: kabul edilmen için adını değiştirdiler ve yaşını büyüttüler. bu tamamen anlamsızdı, çünkü seni oynarken gören herkes soruyordu: "bu harika çocuk da nereden çıktı?" bu yüzden, taraftarı birinci takımın yaptığı maçların devre aralarında top cambazlığınla eğlendirmenin en iyisi olduğuna karar verdiler. sen büyücü olarak doğmuştun, top her zaman sen ne istiyorsan onu yaptı. yoksa tam aksi miydi? heyecanla yoksul mahallene geri döndün: "anne, bak bana para verdiler!" bugün bile bu mucizeler yaratan ufaklığın gözüktüğü eski bir coca-cola reklamı var.

argentinos juniors'ta iki yılda sekiz sınıf birden atladın: dokuzuncu takımdan birinci takıma. 1978'de ligin gol kralı olmana rağmen, menotti seni sonradan dünya kupası'nı kazanacak olacak olan milli takıma almadı. ama bir yıl sonra bizi gençler dünya şampiyonu yapacaktın. river'ın seni almak istemesine ve o zamanlar en çok para kazanan futbolcu olan ubaldo fillol'un aldığı kadar para önermesine rağmen, çok daha az para veren boca'yı seçtin. bizi şampiyon yaptın, ama çok kısa kaldın. avrupa hep daha fazla öderdi, sen de önce sevilla'ya, ardından napoli'ye gittin.

meksika'daki dünya kupası akıllarda sonsuza dek "maradona'nın şampiyonası" olarak kalacak. topu filelerin derinliklerine her gönderişinde gerçeleşen sanki maradona'nın golü değil, halkının tüm yoksullarının kaderlerine birer misillemesiydi.

fifa seni 20. yüzyılın en iyi futbolcusu seçmek zorunda kaldı - ayaklarını süre süre, çünkü futbolun efendileri seni hiçbir zaman sevmedi diego. bizim içinse çok daha fazlasıydın. seni uyuşturucu cehennemine düştüğün için acile kaldırmak zorunda kalmalarını asla unutmayacağım. endişeli bir kalabalık hastanenin çevresindeki trafiği çökertmişti. birisi elinde "tanrı beklemek zorunda" yazan bir döviz taşıyordu.

piyasa senin futbol dehası olmanı kabullenebilir, ama askeri diktatörlüklerin hayallerini çaldığı bir toplumun tazminatına dönüşmeni asla. fifa, senin "futbol işçisi" adını verdiğin oyuncuların sendikalaşması için mücadele vermeni asla affetmeyecek. bir okul yaptırdığında ya da yoksul felçli çocuklar için bağış yapmaya çağırdığında, bu dünyanın hiçbir gazetesine manşet olmaz. affedilmez olan, senin egemenlerin insanlardan çaldığının küçük bir bölümünü geri verdiğini ısrarla söylemen.

chavez'i ziyaretlerini affetmeyecekler, kolundaki che dövmesini de. ya da mar del plata'daki devlet başkanları zirvesi'nde insanları bush'un ziyaretine karşı sokağa çıkmaya çağırmanı. dünyanın büyük gazeteleri arjantin milli takımı'nın güney afrika'ya gitmek üzere yola çıkarken taşıdığı pankartın resmini de yayınlamadı: "plaza de mayo anneleri'nin nobel barış ödülü'ne adaylığını destekliyoruz." ve senin son askeri diktatörlükte kaçırılan çocukların ailelerine iade edilmeleri için mücadele eden bu örgütün başkanına sarılmanı da haber yapmadılar.

dünya kupası'ndan önce şöyle demiştin: "favori yok. birisi topu köşeye gönderiverir ve verdiğiniz tüm emekler gider." herşey mümkün, ama tüm bunlar ve çok daha fazlası nedeniyle sana şunu söylemek istiyorum: biri topu kalenin köşesine nişanlasa da sen kafanı takma. çünkü bize karşı görevini çoktan yerine getirdin.

maradona olduğun için sağol.

sağol şampiyon.


carlos malbrán

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails