Forumdan ceza alma nedenini öğrendim. Ortada bir küfür yok. Olay şudur;
Artık siz takdir edersiniz yüzlerce post atmış, nasıl bir Galatasaray'lı olduğu bilinen bir kişi bu yüzden 3 ay banlanır mı? Nedeni : Küfür. İnanamıyorum. Zaten benim postumdan önceki ve sonraki yazılanlara bakarsanız herkes kafayı yemiş halde şiir yazıyordu. Geyik muhabbeti dönerken atılmış bir posttan bahsediyoruz. Yoksa zaten böyle yazılarım olmaz. Hatta ilk diyebilirim.
Bu hareketimin tek nedeni ise çok sevdiğim kardeşim Cüneyt'in de moderatör olması ve açıklamada bulunmasıdır. Kendisinin hatırı için diğer postları da sildim. Sonuçta google'da alisamiyen.net yazınca olumsuz yazılar çıkmasını istemem. Yıllarca takip ettim, reklamını yaptım, okuyucu kazandırdım bunun üzerine en iyisi güzellikle ayrılmak. Bu 3 aylık ceza iyi gelecek. Sonra da tamamen koparız.
Üzüldüm gerçekten.
Kalın sağlıcakla. Sinancan yavşağına da selam söyleyin.
12 Temmuz 2011 Salı
AZİZ YILDIRIM & TANJU ÇOLAK
Vay be fotoğraflara bakın. Ne günlerdi. Tanju'yu başkanımız Alp Yalman kovalamış o da kendini karşı tarafta bulmuştu. Melih Aşık'ı arayıp beni alın dediği yazıldı gazete sayfalarında. Fakat Aziz Yıldırım ve Vefa Küçük'ü henüz tanımıyorduk. Şikerlere selam.
Aziz Yıldırım'ın noterlik günleri için tıklayın.
ADNAN POLAT & ADNAN SEZGİN & ŞİKE
8 Temmuz 2011 Cuma
ÜMİT KARAN SEVGİSİ
1980'lerin sonundan bu yana futbol izleyicisiyim. Benim için en büyük golcü ama harbi golcü Tanju Çolak'tı. Golcü, 18 içinde doğru vuruşu yapan oyuncu anlamında kullanılmıştır. Yoksa Hakan Şükür>Tanju Çolak.
Çok üzüldük karşı yakaya geçmesine ama o çubuklu forma içinde görünce insanın sevgisi de azalıyor. Tanju, Galatasaray'da kalmak istemiş fakat yönetim tarafından gönderilmiştir. O forma içinde bile ben Galatasaray'lıyım demiş ve Oğuz,Aykut gibi sinsiler tarafından dışlanmışsa da insanın içinden bir şeyler kopuyor. Tanju hikayesi acıklı ama kendisi yaptı. Ali Sami Yen'e veda gecesinde parçalı formayı giydi. Kimse de tepki göstermedi ama ya adam gibi adam olsaydı. Yıkılırdı o tribünler.
Ümit Karan golcü kimliği ile bir Tanju olmasa da 2000'li yıllardaki Galatasaray'ın en iyi golcüsüydü. Birlikte gözaltına alındığını kişileri de gördüm ya o an Ümit Karan sevgisi bitti. Artık yaşımız da ilerliyor duygusallığımız mı azalıyor bilmiyorum ama bittin be eski komşum. Sen de gittin. Bir Metin Oktay olamazsınız ama en azından bir Suat Kaya, Ergün Penbe olmak çok mu zor?
29 Haziran 2011 Çarşamba
ALLAH YARDIMCIN OLSUN
Hocam gelmiş.
Galatasaray taraftarı olup da Fatih Hoca'ya saygı duymamak ne demek? Böyle bir şey olabilir mi? 4 sene üst üste şampiyonluk ve UEFA Kupası bir kere yaşandı bu ülkede. Karşı yakadakiler hala hazmedemedi.
Hocayı eleştirmek için hazır kıta bekleyenler size söylüyorum. Yapmayın. Ne olursa olsun. Galatasaray sezonu 11'inci sırada tamamlasa bile hocamızın arkasındayız.
İmparator özletmiştin kendini. Hayırlı uğurlu olsun.
10 Haziran 2011 Cuma
DROGBA MAVİ ŞORTUNU KENDİSİ GETİRECEKMİŞ
Duyumcudan geçilmediği transfer döneminde yine buradayız. Daha önce herkesten önce Jo, Pino ve Giovani transferlerini paylaştık ve Ederson&Jenas haberi ile patladık. O gün bugündür duyumculuk yok. Birşeyler duyuyoruz tabi ama yazmak yok. İş ayağa düştü ben de emekli oldum.
Şu duyum aldım kesin diyenlere çok gülüyorum. Arkadaş ne oldu hani kesindi? Her gün yeni isim atıyorsunuz ortaya sonuçta elde var Elmander ve Selçuk. Sağır sultanın bile duyduğu isimler. Neyse geçelim.
Bu slogan benim. Birisinden duyarsanız haber verin. İlk kez alisamiyen.net forumunda ben yazdım.
Gelir mi?
28 Mart 2011 Pazartesi
GALATASARAY'IN GELECEĞİ II
Sonunda beklenen oldu ve Galatasaray’ın marka değerine ciddi zararlar veren Adnan Polat devrildi. Devrik başkanın arkasından konuşmaya gerek yok. Önceki yazılarımızda yeteri kadar kendisisinin rezilliklerinden bahsettik.
Çok tehlikeli bir döneme girmiştik. Galatasaray’lıların umudu kalmamıştı. Hani Galatasaray’ın adının olduğu yerde her zaman umut olurdu? Neyse ki bu tehlike geçti. Yeni yönetim gelecek ve Galatasaray’lılar için umut olacaklar.
Ünal Aysal’ın başkanlığında Adnan Öztürk, Ali Dürüst ve Faruk Süren gibi makamın hakkını verecek isimler ile yola çıkıyoruz. Sonunda hep konuştuğumuz kurumsallaşma yönündeki adımlar atılacak.
Galatasaray’ın Geleceği başlıklı ilk yazımızda yeni bir modelleme üzerinde durduk. Adnan Öztürk de kongre sonrası konuşmasında Galatasaray’ın daha kurumsal bir yapıya kavuşması gerektiğini vurguladı. Nedir bu kurumsallık denen olay?
Özetle profesyonel insanların yönetici olduğu ve yöneticilerin hesap verdiği bir sistemdir. Fatih Terim ikinci gelişinde 30 futbolcu transfer etti ve ikinci sezonu tamamlayamadan gönderildi. Hagi ilk yarının ortasında geldi ama ikinci yarının ortasında da ayrıldı. Rijkaard yine sözleşmesi bitmeden ayrıldı. Bu dönemlerde yapılan transferlerin faturasını çıkarırsak neden bu günlere geldiğimiz daha iyi anlaşılır. Milan’da yeni hoca gelince 30 tane futbolcu transfer edebiliyor mu? Galarasaray’ın da bu konuda öncü olması lazım. Adnan Polat diyor ki hoca istedi aldık. Yani Adnan Polat sorumlu değil. Ne güzel İstanbul. Öncelikle bu yapı değişecek. Adnan Polat da sıradan her Türk vatandaşı kadar futboldan anlayan bir insan. Tek farkı babasının zengin olması. Artık futbol ekonomisi büyüdü ve Polat tarzı yöneticilerin yeni dönemde yeri yok.
Kurumsal yapıyı sportif direktör düzeyine indirgemeden daha geniş bir açıdan ele almaya çalışacağım. Futbol ekonomisi hızla gelişiyor. Sponsorluklar, para basan bir stad, televizyon yayın gelirleri, store’un yükselişi derken iş başka bir boyutta ele alınmak zorunda. Staddan sorumlu bir yönetici olmalı. Yöneticiden kasıt Emir Sarıgül değil. Şişli Belediye Başkanının oğlu olup da Galatasaray Yönetim Kurula girmek kolay. Peki hizmet? O zaman iş bilen insanları alıp bu görevlere getirmek gerekiyor. GS Store’un durumu ortada. Fenerium’un gerisinde kaldık. Store’dan sorumlu bir Pazarlama Müdür olacak ve hedefler tutturamazsa hesap verecek. Kurumsallık denilen olay budur. Hedefler tutmayabilir. Kriz olmuştur, tüketim azalmıştır bu durum tabi ki store gelirlerine de yansıyacaktır hemen müdürü işten çıkaralım demiyorum. Hesap verilebilirlik önemli.
Stadın sorumlu bir yöneticisi olmalı. Reklamlardan, içeri alınacak pankartlara, lokantalara kadar her şey ile ilgilenmeli. Kale arkasından bilet alanlar koltukların üzerinde tepinip koltuklara hasar veriyorsa hemen aksiyon alınmalıdır. Koltukları tamir ettirip bir sonraki maç yine kırmalarını beklememeliyiz.
Altyapı sorumlusu kimdir? Tugay bu göreve getirilmişti. Şimdi antrenör. Peki altyapı? A-2 takımının hedefi şampiyon olmak değildir. Önemli olan A-2 takımından A takıma oyuncu çıkarabilmektir. Genç oyuncular ülke genelinde araştırılıyor mu? Takip eden ekipler var mı? Hatta Afrika’da, G.Amerika’da genç oyuncu izleyen ekiplerimiz olmalı. Messi, Barca altyapısına geldiğinde 14 yaşındaydı.
Sportif Direktörlük ile Scout konusu sonraki yazıda.
Saygılarımla,
Çok tehlikeli bir döneme girmiştik. Galatasaray’lıların umudu kalmamıştı. Hani Galatasaray’ın adının olduğu yerde her zaman umut olurdu? Neyse ki bu tehlike geçti. Yeni yönetim gelecek ve Galatasaray’lılar için umut olacaklar.
Ünal Aysal’ın başkanlığında Adnan Öztürk, Ali Dürüst ve Faruk Süren gibi makamın hakkını verecek isimler ile yola çıkıyoruz. Sonunda hep konuştuğumuz kurumsallaşma yönündeki adımlar atılacak.
Galatasaray’ın Geleceği başlıklı ilk yazımızda yeni bir modelleme üzerinde durduk. Adnan Öztürk de kongre sonrası konuşmasında Galatasaray’ın daha kurumsal bir yapıya kavuşması gerektiğini vurguladı. Nedir bu kurumsallık denen olay?
Özetle profesyonel insanların yönetici olduğu ve yöneticilerin hesap verdiği bir sistemdir. Fatih Terim ikinci gelişinde 30 futbolcu transfer etti ve ikinci sezonu tamamlayamadan gönderildi. Hagi ilk yarının ortasında geldi ama ikinci yarının ortasında da ayrıldı. Rijkaard yine sözleşmesi bitmeden ayrıldı. Bu dönemlerde yapılan transferlerin faturasını çıkarırsak neden bu günlere geldiğimiz daha iyi anlaşılır. Milan’da yeni hoca gelince 30 tane futbolcu transfer edebiliyor mu? Galarasaray’ın da bu konuda öncü olması lazım. Adnan Polat diyor ki hoca istedi aldık. Yani Adnan Polat sorumlu değil. Ne güzel İstanbul. Öncelikle bu yapı değişecek. Adnan Polat da sıradan her Türk vatandaşı kadar futboldan anlayan bir insan. Tek farkı babasının zengin olması. Artık futbol ekonomisi büyüdü ve Polat tarzı yöneticilerin yeni dönemde yeri yok.
Kurumsal yapıyı sportif direktör düzeyine indirgemeden daha geniş bir açıdan ele almaya çalışacağım. Futbol ekonomisi hızla gelişiyor. Sponsorluklar, para basan bir stad, televizyon yayın gelirleri, store’un yükselişi derken iş başka bir boyutta ele alınmak zorunda. Staddan sorumlu bir yönetici olmalı. Yöneticiden kasıt Emir Sarıgül değil. Şişli Belediye Başkanının oğlu olup da Galatasaray Yönetim Kurula girmek kolay. Peki hizmet? O zaman iş bilen insanları alıp bu görevlere getirmek gerekiyor. GS Store’un durumu ortada. Fenerium’un gerisinde kaldık. Store’dan sorumlu bir Pazarlama Müdür olacak ve hedefler tutturamazsa hesap verecek. Kurumsallık denilen olay budur. Hedefler tutmayabilir. Kriz olmuştur, tüketim azalmıştır bu durum tabi ki store gelirlerine de yansıyacaktır hemen müdürü işten çıkaralım demiyorum. Hesap verilebilirlik önemli.
Stadın sorumlu bir yöneticisi olmalı. Reklamlardan, içeri alınacak pankartlara, lokantalara kadar her şey ile ilgilenmeli. Kale arkasından bilet alanlar koltukların üzerinde tepinip koltuklara hasar veriyorsa hemen aksiyon alınmalıdır. Koltukları tamir ettirip bir sonraki maç yine kırmalarını beklememeliyiz.
Altyapı sorumlusu kimdir? Tugay bu göreve getirilmişti. Şimdi antrenör. Peki altyapı? A-2 takımının hedefi şampiyon olmak değildir. Önemli olan A-2 takımından A takıma oyuncu çıkarabilmektir. Genç oyuncular ülke genelinde araştırılıyor mu? Takip eden ekipler var mı? Hatta Afrika’da, G.Amerika’da genç oyuncu izleyen ekiplerimiz olmalı. Messi, Barca altyapısına geldiğinde 14 yaşındaydı.
Sportif Direktörlük ile Scout konusu sonraki yazıda.
Saygılarımla,
24 Mart 2011 Perşembe
MARADONA GALATASARAY'A KARŞI
Armando Diego Maradona'nın Galatasaray'a karşı forma giydiğini biliyor muydunuz?
Belki de çok bilinen bir maç ama ben hatırlayamadım. 2 Mart 1993 yılında Sevilla ile Galatasaray'ımız arasında oynanan hazırlık maçında Galatasaray'ın golünü Gütschow atarken Sevilla'nın golünü Davor Suker atmış. 10 Numaralı formasıyla kendini biraz bırakmış 32 yaşındaki Arjantinli ile 2000 yılındaki kadronun temellerini oluşturan genç Galatasaray'lılar sahada, izleyin.
Belki de çok bilinen bir maç ama ben hatırlayamadım. 2 Mart 1993 yılında Sevilla ile Galatasaray'ımız arasında oynanan hazırlık maçında Galatasaray'ın golünü Gütschow atarken Sevilla'nın golünü Davor Suker atmış. 10 Numaralı formasıyla kendini biraz bırakmış 32 yaşındaki Arjantinli ile 2000 yılındaki kadronun temellerini oluşturan genç Galatasaray'lılar sahada, izleyin.
23 Mart 2011 Çarşamba
GALATASARAY'IN GELECEĞİ
2011 Mart ayının son günlerinde kulübün içinde bulunduğu durum oldukça karışık hatta kaotik olarak nitelendirilebilir. Bunun başlıca nedeni en azından Başaran Şahin tarafından görülmemiş bir taraftar desteği ile seçilen Başkan Adnan Polat’ın Galatasaray adını hiçbir Galatasaray’lının görmediği kadar yerlerde süründürmesidir. 4 yıl üst üste şampiyonluk ve iki adet Avrupa Kupası kazanan efsane başkan Faruk Süren bile istifa ettiği günlerde bir taraftar desteği görmemişti.
Polat’ın futbol şubesi sorumlusu olduğu 1992-1996 döneminden bu yana taraftara yakın olduğunu biliyoruz. Özellikle sayın Canaydın’ın 6 yıllık başarısız icraatları göz önüne alınırsa Polat’ın iddialı gelişi, flaş transferler (Lincoln, Kewell, Baros …), Haldun Üstünel faktörü ve 20.45 çılgınlığının bu desteğin arka planını oluşturduğunu yadsıyamayız.
Öte yandan bu kadar müthiş bir taraftar desteğine rağmen ortada inanılmaz bir başarısızlık var. Hiç kimse insanları aptal yerine koyup şirket birleşmesi, GS bonus, GS bilyoner, Aslantepe demesin. Siz şirket birleşmesini çok zor bir transaction mı sanıyorsunuz? Öyle övünülecek bir hadise değil emin olun. İşi profesyonellere verirsiniz ortalama bir ekip bu işi bitirir. Stad konusunda ise Polat’ın nasıl çuvalladığını hepimiz gördük. Diğer projeler ise kulüp gelirleri içinde önemli bir paya sahip değil. Merak edenler faaliyet raporlarını inceleyebilir.
Rahmetli Canaydın bir röportajında futbolun geliri 32 M Dolar demişti. Öte yandan giderleri daha fazla bu yüzden futbolun kaynaklarını amatör branşlara aktaramıyoruz demişti. Bugünlerde ise sadece Digitürk’ten sağlanan gelir 30-35 M euro civarında. Ayrıca maç hasılatları, sponsorluk gelirleri, store gelirleri ile büyüyen bütçeler 2000’li yılların başlarındaki kulüp bütçeleri ile karşılaştırılamaz.
Bu yüzden defalarca Adnan Sezgin ile Adnan Polat’ın bu ekonomiyi yönetemeyeceğini yazdık. Kulüp yönetiminde artık profesyonellerden destek almak şart. Pazarlamadan tutun da altyapıya kadar her alanda profesyonel ekipler oluşturmak lazım. Florya’nın tek patronu Terim dönemi artık bitti. Terim de bunu kabul etmeli. Rakiplerin de gelirleri arttığı için kaliteli oyuncular transfer edebiliyorlar. Hatta artık iddialı takımlar oyuncularını büyük takımlara satmıyor. Satarsa da M.Topuz örneğindeki gibi rakamlar 10 M euro seviyesine yükseliyor Hamit’in bonservisinin 8 M euro olduğu günlerde.
Adnan Polat kaybetti. Galatasaray kaybetti. Dibe vurduk. Hatta bu durumdan çıkmamız yıllar alabilir. Tek korkum 2006 yılında Denizli’den gol haberi gelmişti. Yine gelirse. 2008 yılında Chelsea maçı sonrası Fenerbahçe düşüşe geçip şampiyonluğu bize hediye etmişti. Yine yaparsa. O zaman bir adım bile ilerleyemeyiz.
Yeni bir model lazım. Bırakalım artık Van Gaal gelirse Van Gaal-Tugay ikilisi nasıl olur. Orta sahaya box to box falan bunlar günlük sohbetler. Aslında Adnan Öztürk harika bir proje ile çıkmıştı 2010 kongresi öncesi. Başaran Şahin her Adnan Öztürk dediğinde neredeyse hainlikle suçlandı. Ama ben haklı çıktım. Üzülerek söylüyorum ama aynı hatalara düşmeyelim. Forumlarda Haluk Ulusoy ismini görünce inanamıyorum. Bırakalım artık popülist insanların peşinden gitmeyi. Endüstriyel futbolda 1996 model Terim’lere, Haluk Ulusoy’lara, Sezgin’lere, Ergun Gürsoy’lara yer yok.
Modelleme üzerine yazılara devam edeceğiz.
Saygılarımla,
18 Mart 2011 Cuma
HAGI'NIN FENERBAHÇE'YE ATTIĞI GOL
Bu akşam Hagi'ye veda mı edeceğiz?
Ne olursa olsun.
Hagi.
O bize en büyük mutlulukları yaşattı. Milan, Real Madrid ile eşleştiğimizde çekinmezdik. Hagi vardı. Sahada formanın hakkını veren futbolcular vardı. Omzu çıktığı halde, kaşı yarıldığı halde sahada kalanları gördük.
Şimdilerde ise Galatasaray'ı yenemeyeni dövüyorlar. Olsun. Bugünler de geçecek. Zaten duygusal olarak yoğunluk içinde olduğum bir zaman içerisindeyim. Fenerbahçe maçı bu yoğunlukta ikinci sıraya düşüyor ilk kez.
Sonuç ne olursa olsun blogta görüşelim. Yazacağım.
16 Mart 2011 Çarşamba
TÜRK DÜŞMANI HAGI
Bir süredir ortalarda yoktum ama aktif biçimde geri dönüyorum. Unutulmaz Gazete Manşetleri bölümünde Hagi var.
Gerçekten inanılmaz.
Cimbom seni severiz
Uğruna can veririz
İyi kötü gününde
Senle ağlar güleriz
Basın yalan yazıyor
Şampiyon olmayınca
İçim rahat etmiyor
Fenere koymayınca
İçim rahat etmiyor
Fenere koymayınca
20 Şubat 2011 Pazar
ADNAN POLAT İÇİN 299 İMZA KALDI
17 Şubat 2011 Perşembe
EKŞİ SÖZLÜK & TAQINTI
14 Şubat 2011 Pazartesi
ARDA TURAN EKSENİNDE İBRAHİM ÜZÜLMEZ DEĞERLENDİRMESİ
Ezel'i izlerken reklam arasında 'Beşiktaş, takım kaptanı İbrahim Üzülmez'in sözleşmesini' yazısını görünce 1 yıl uzatıldı şeklinde devamının geleceğini düşünerek kanal değiştiriyordum ki 'sözleşmesi feshedildi' ifadesini gördüm.
Hemen Beşiktaş'lı arkadaşım Sarp Sarıca'yı aradım ve ne olduğunu öğrendiğimde doğrusu hiç şaşırmadım. Beşiktaşlılık duruşu. This is it.
Takım 100. yılda şampiyonluğa giderken tombala çektiği için Pascal'ı kovabilen br takımdır Beşiktaş. İbrahim Üzülmez'in, takım arkadaşını tokatlaması da affedilecek bir davranış değil. Yönetimi eleştiremiyorum. Öte yandan, bu davranışın İbrahim Üzülmez'i kovmak için bir bahane olduğunu düşünenlerin de sayısı az değil. Yoksa o tokadı atan başkası olsaydı olayın üstü kapatılır mıydı bilinmez.
Akıllara geçen yılki Arda Turan - Caner kavgası geliyor. Bizim kaptan Caner'in dudağını patlatmıştı ama Rijkaard onu sakinleştirdi ve idmana devam edildi. Bizde serbest. Takım kaptanı arkadaşının ağzını burnunu kırabilir.
Eskiden kaptanlar vardı. Cüneyt Tanman, Rıza Çalımbay...
Özellikle ikinci yarıya İbrahim Toraman'ın kaptan olarak çıkması ise tam bir komedi. İçerde şamarı ye sonra sahada kaptanlık yap?
11 Şubat 2011 Cuma
HÜSNÜ MÜBAREK OK ADNAN POLAT SIRA SENDE
O bile gitti. 30 yıllık iktidarın ardından halkın isyanı ve diğer faktörlerin de etkisi ile Hüsnü Mübarek adlı dikdatör istifa etti.
Sen ki Galatasaray taraftarı tarafından en nefret edilen insanların başında geliyorsun. Aziz Yıldırım'ın bir taraflarını yalarken Başbakan'a da ne yapacağını şaşırıyorsun.
Acizsin. Zavallısın. Yeter be hala ne işin var o koltukta.
Hadi yallah.
6 Şubat 2011 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)