Hafta sonu Fenerbahçe - Galatasaray maçında yaşananları üzüntüyle izledik. Daha önce Zokora'nın maruz kaldığı ırkçılık konusu aynı stadda tekrar ortaya çıktı.
Birkaç taraftarın organize bir şekilde siyahi oyuncularımıza muz sallaması ve daha sonra sahaya atması objektiflere takıldı. Tabi bu olayların kulübe ne kadar zarar vereceğini düşünen yönetim yalanlarla dolu bir basın toplantısı düzenlerken gerçeklerin birkaç saat içinde ortaya çıkacağını tahmin edemedi.
Bugün itibari ile artık futbol maçlarını evimde seyredeceğim. Geçen yıl Kadıköy'ü yakanlar cezalandırılmadığı gibi bu yıl da ırkçılık yapanlar cezalandırılmayacak. Ben böyle futbol dünyasının...
Galatasaray emin adımlarla yoluna devam ediyor. Ne demiştik yıllar sonra 'sahamızda onlara o ilk şampiyonluğu vermeyecektik' diyecekler.
Yazının asıl amacı ise deşifre olan Anıl Ateş. Anıl Ateş bana çok rahat ulaşabilirsin. Senin hakkında ırkçılık yaptığına dair söylentiler var. Doğru mu Anıl Ateş? Ali Sabancı'nın şirketlerinden Esas Holding'te yöneticisin. Bunu biliyoruz hatta özgeçmişin internette dolaşıyor. Ali Sabancı seni kovacak mı Anıl Ateş? Irkçı mısın Anıl Ateş? Beni bul Anıl Ateş istersen çok rahat bulursun bu soruları yüzüne sormak istiyorum.
Sizler de bu yazıyı paylaşın ve bu arkadaş mağdur mu yoksa midesi mi ağrıyor öğrenelim. Çiğ yemedik ki midemiz ağrısın değil mi Anıl Ateş?
16 Mayıs 2013 Perşembe
6 Ocak 2012 Cuma
19.Hafta Samsun-Galatasaray Maç Öncesi
Yağmurlu bir Cumartesi günü İstanbul'un bir ucundan (Kağıthane) diğer ucuna (Maltepe) hafta sonu mesaisini doldurmak üzere gelmişken akşamki maça ilişkin en ufak bir kaygı taşımamam Galtasaray'ın geldiği noktayı gösteriyor. Ali Sami Yen'de geçen yıl oynanan Manisa ve Ankaragücü maçlarını gözümün önüne getirince yaşanan dönüşümün tek bir açıklaması var o da Yönetim ve Fatih Terim.
III. Terim dönemi Fatih hocanın 1996 yılındaki gelişine benziyor dediğimi hatırlarsınız. Yine Milli Takım sonrası Galatasaray'a imza, yine vizyonu olan bir yönetim, yine Polat&Sezgin ikilisinin batırdığı bir takım ve daha birçok benzerlik. Burada Terim kadar yönetimin de katkısını görmemiz şart. Transfer politikasındaki paradigma değişikliği sonucu %90 başarı sağlandı. Muslera, Selçuk, Ujfa, Melo, Elmander, Engin ve Eboue takıma uyum sağlarken yalnızca Riera ve Ceyhun'dan henüz faydalanamadık. Riera da Arda'nın atmış olduğu kazık sonrası acele ile yapılmış bir transfer hamlesi olarak değerlendirilirse son yılların en büyük transfer operasyonu ve kadro dönüşümü yapıldı diyebiliriz. Bunlara ilaveten Emre Çolak ve Semih kazanımlarını da unutmamak lazım.
19uncu haftada 13üncü galibiyetimizi almamamız için hiçbir neden yok. Artık bayraklar dolaptan çıkacak demişti Faruk Süren 1996 yılında. Evet, heyecanla bekliyoruz. Terim ve öğrencileri yine bizleri sokaklara dökecek.
Allah utandırmasın!!!
14 Aralık 2011 Çarşamba
UEFA'YA ŞİKAYET
1.UEFA'ya Şikayet | Complain To UEFA
http://www.uefa.com/community/feedback/index.html
bu linke tıklayıp UEFA'nın geri bildirim sayfasına ulaşabilirsiniz.
Daha sonra karşınıza çıkan sayfada aşağıdaki şikayet mektubumuzu "Your Feedback" başlıklı kısıma kopyala-yapıştır yaptıktan sonra diğer yerleri (isim, e-mail) de doldurarak iletiyi ilgililere gönderin lütfen.
Dear Madam/Sir
Turkey football match-fixing investigation that rocked the agenda is completed. The indictment was accepted (09.12.2011) by the court so confidentiality of the investigation has disappeared.
14.04.2011 entered into force "Violence In Sports Law No. 6222" was amended on 10.12.2011 by TBMM (Parliament). You know, the only purpose of this amendment is not to establish the balance of crime and punishment. This amendment is in fact the recovery operation of the criminals. So the first stage of the operation was rescued persons involved in crime.
The second stage of this operation is rescue the clubs involved in crime. So how can this be possible? If Turkish Futbol Federation(TFF) amend Football Disciplinary Regulations Article 58, The clubs will not severely punish on charges of match-fixing. TFF President Mehmet Ali Aydınlar, clearly stated that making the amendment.
We as Turkish futboll fans request from UEFA officials, You impose sanctions to TFF for justice in football.
Football Disciplinary Regulations: Page 16 for Article 58
http://www.tff.org.tr/Resources/TFF/...inTalimati.pdf
Sayın Yetkili,
Türkiye'de gündemi sarsan futbolda şike soruşturması tamamlandı. 09.12.2011 tarihi itibariyle şike iddianamesi mahkemece kabul edildi ve soruşturma gizliliği ortadan kalktı.
14.04.2011’de yürürlüğe giren "6222 sayılı sporda şiddet yasası" 10.12.2011 tarihinde TBMM tarafından değiştirilmiştir. Biliyorsunuz ki; bu değişikliğin amacı sadece suç-ceza dengesini kurmak değildir. Bu değişiklik aslında suçluları kurtarma operasyonudur. Böylelikle operasyonun birinci ayağında suçlu kişiler kurtarılmıştır.
Bu operasyonun ikinci ayağı ise suçlu kulüpleri kurtarmaktır. Peki bu nasıl mümkün olacaktır? TFF Futbol Disiplin Talimatı’nın 58. Maddesini değiştirdiği takdirde kulüpler şike yapmaktan ötürü ağır cezalarla karşılaşmayacaklar. TFF başkanı Mehmet Ali Aydınlar bu değişikliğin yapılmasını açıkca beyan etmiştir.
Biz futbol severlerin UEFA yetkililerinden ricası; TFF’ye futboldaki adaleti sağlaması için yaptırım uygulamasıdır.
Futbol Disiplin Talimatı: Madde 58 için sayfa 16.
http://www.tff.org.tr/Resources/TFF/...inTalimati.pdf
http://uefayaihbar.blogspot.com/
7 Aralık 2011 Çarşamba
KRAL'IN HİKAYESİ
Hakan Şükür ile ilgili bir milyon adet yazı yazıldığı için biz daha çok nostalji fotoğraflarla bir yolculuk yapacağız.
1987 yılında Sakaryaspor’da futbola başlayan Hakan Şükür aynı sezon Türkiye Kupası sevinci yaşadı. Hem de kadroya bakınca kimleri görüyoruz kimleri. Fotoğrafa dikkatli bakın, hoca gider Oğuz kalır atasözüne nail olmuş sinsi Oğuz orada, bir dakika bile formasını giymediği Milli Takım Euro 2000’de çeyrek final oynadığı zaman basın toplantısı düzenleyip bize söz verilen jiplerin alınmasını bekliyoruz diye ağlayan İpek Engin orada, 100. Golü atmak için kıçını yırtan Turhan orada, Türkiye’ye ön libero kavramını getiren sarı kartsız maç tamamlayamamış Kemalettin orada.
Yani Hakan Şükür futbola başladığı ilk yılda kupa sevinci yaşamış. Kral olmak böyle bir şey olmalı. O sezon Sakaryaspor Türkiye Kupası'nı Fenerbahçe'yi 5-1, Beşiktaş'ı 4-0'lık skorlarla elemiştir. Finalde Samsunspor’u saf dışı bırakarak kupayı kazanan Sakaryaspor, Türkiye'yi Kupa Galipleri Kupası'nda temsil etmiştir. Kupanın ilk turunda Macar temsilcisi Spartakus takımını Duşan Pesiç ve Yücel Çolak'ın golleriyle 2-0, sonraki maçı ise 0-1 kazanarak geçmiştir. Ancak 2. turda Alman Eintracht Frankfurt takımına 3-1 ve 3-0'lık skorlarla boyun eğerek elenmiştir. Alman takımı ile olan rövanşı Kral Galatasaray forması ile almıştır. Bunu da not edelim.
1990-1992 yılları arası Bursaspor forması ile kendini gösterdi. Yılmaz Vural yönetiminde hayli başarılı olan Bursaspor’da oynayan Hakan Şükür A Milli Takım’da yer almaya başlamıştı. İlk sezonunda Bursaspor 8. Olurken ikinci sezonunda 6. Oldu ve Türkiye Kupasında final oynadı. Finalde ise şansız bir şekilde Trabzonspor’a kaybettiler.
Hakan Şükür ikinci kupasını burada kaldırdı.Başbakanlık Kupası finalinde Feenrbahçe’yi 3-1 yenen Bursaspor’da bir gol de Kral’dan gelmişti.
Sonra Galatasaray yılları. Feldkamp ile genç jenerasyon forma şansı bulmuş ve 2 yıl üst üste şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi başarıları yaşanmıştı. İlk sezonunda 19 gol kaydetti.
1995 Haziran’ında ağlayarak gittiği Torino’da 5 maçta 1 gol atıp yuvasına geri döndü. Bu Adnan Polat’ın Hakan’a attığı ilk kazık olarak tarihe geçmişti.
2000 yılı Haziran ayında Lippi’li Inter’e transfer olarak büyük bir hata yaptı. 15 tane santraforu olan takıma gitmek nasıl bir kafadır hala anlamadım. İlk sezonunda 25 maçta 5 gol attı. Sonraki sezon Parma’ya kiralandı ve 15 maçta 3 golde kaldı. 2002-2003 sezonunda eski dost Ulubatlı sayesinde Blackburn Rovers’a gitti ama sakatlığı nedeniyle 9 maç oynayabildi ve 2 gol attı.
Kısaca Hakan Şükür Avrupa macerasında 5 maçta 1 gol ortalaması ile oynamış. Bu da onun gibi rekorları alt üst eden bir santrfor için çok düşük bir oran. Neticede 3 yılın ardından geri döndü.
Galatasaray’ın en zor günlerinde yokluktan 2 şampiyonluk çıkardı. Önce 2006 yılındaki 20.45 şampiyonluğu ardından 2008 yılındaki hocasız kazandığımız şampiyonluk. Hatta ligin son maçında yine gol attı ve malesef bu son maçı oldu. Adnan Polat’ın kazığı ile futbol hayatı bitti. Halbuki 1 yıl daha oynamak isteyen Kral’ı reddetmek anlaşılır gibi değildi. 14 sene bu formaya hizmet eden ve sayısız başarı kazandıran Kral bir kalemde silindi. Zaten o günden beri de Galatasaray kendine gelemedi. Adeta Maradona sonrası Arjantin’in yaşadığına benzer bir süreç yaşamaktayız.
Bugün derbiden önce taraftarı selamlayacak. Seni çok sevdik kral. Sen başka takımların bayrağını öpmedin. Bu mesaj yeterli olmalı.
31 Ekim 2011 Pazartesi
ALEX Mİ EFSANE?
Alex bu ülke topraklarına 2004 yılı yazında geldi. 2004-2005 yılında Fenerbahçe forması ile ilk şampiyonluğunu yaşadı. Ertesi sezon son maçta Denizli'de kazanamadılar ve ilk Galatasaray şampiyonluğunu yaşadı. 2007 yılı Mayıs ayında ikinci şampiyonluğunu yaşarken 2008 yılında yine bir Galatasaray şampiyonluğu göreceğini bilmiyordu. 2009 yılında BJK, 2010 yılında Bursaspor şampiyon oldular. 2011 sezonu ise Trabzonspor veya Bursaspor'a verilecek şampiyonluk ile netleşecek gibi görünüyor.
Toplamda 8. sezonunu yaşayan çakma efsane henüz 2 Feenrbahçe ve 2 Galatasaray şampiyonluğu görmüştür. Sergen de Galatasaray forması ile 2 şampiyonluk görmüştü. Takımına iki şampiyonluk kazandıran futbolcular listesi yapsak ne blog yeter ne twitter.
Bununla birlikte bir Türkiye Kupası veya Avrupa Kupası yok Alex adlı fason efsanenin. Hagi'nin sadece 2 tane Avrupa Kupası var ki diğer kupaları saymıyorum bile.
İşte sizin efsaneniz.
Kendinizi daha fazla salak durumuna düşürüp de Hagi ile Alex'i kıyaslamayın.
7 Ekim 2011 Cuma
UĞURSUZ FORMALAR #3
Uğursuz formalar yazı disine başlıyoruz. Öncelikle neden bu başlığı seçtiğimi açıklayarak başlamak istiyorum. 2000 yılında milenyumun son Avrupa Kupalarını toplayıp (2 adet) yurda döndükten sonraki süreç artık fetret devrimi dersiniz nasıl tanımlarsınız pek iyi geçmedi bizim gibi sarı kırmızı renklere gönül verenler açısından. Efsane takımı bir türlü unutamadık ve her gelen stoperi Popescu, her orta saha üçlüsünü Emre-Okan-Suat, her santraforu Hakan ile kıyasladık. Hagi özlemi ise halen sona ermiş değil. Burada dikkatimizi çeken nokta bu oyuncuların yerine alınanlar dikiş tutturamadı ve o formalar haleflerine hiç uymadı. Bazen olmaz. Uyum sorunu, yetenek kısıtı, sakatlıklar ve buna benzer nedenlerle transfer tutmayabilir. %50 başarı transfer için iyi bir oran der futbol bilgileri.
10 numara ile başlamıyoruz. Zaten her gazete 10 numaranın halefleri ile ilgili birçok yazı copy-paste etti. Diğer formalara bakalım. Öncelikle #3 numara.
Efsane kaptanımız Bülent Korkmaz. Cesur Yürek.
O gerçek bir kaptandı. Başka takımların bayrağını öpmedi. Hep sarı-kırmızı kaldı. Omzu çıktı, kafası yarıldı yine takımı için sahada kaldı. Büyük Kaptan denecekse O’nun için denmeli.
2003-2004 sezonunda kadro dışı bırakıldı. Hem de İmparator tarafından. Hatırlayalım. Galatasaray’ın 2000 sonrası dibe vurduğu yıl Avrupa Kupalarına gidememiştik. İmparator bile sezonu tamamlayamamıştı. Kadro dışı bırakıldıktan sonra Hagi geldi ve yeniden takıma döndü. Ağzını bir kez bile açmadı. Kadro dışı kaldı, tesislerde çalıştı kimseye röportaj vermedi. Sonraki yıl Mondragon-Song-Tomas üçlüsü takıma monte olunca Büyük Kaptan yedek kalmaya başladı. Sezon sonu da kötü bir şekilde ayrıldı. Büyük Kaptan futbolu böyle mi bırakmalıydı? Çok üzüldük o zamanlar. Tarih bunu da yazdı.
2005-2006 ve 2006-2007 sezonlarında 3 numaralı forma boşta kaldı. Göstermelik bir saygı duruşu ile forma kimseye verilmedi. 2007-2008 sezonunda ise #3 numaralı forma Uğur Uçar’ın sırtındaydı. Oynadığı FB maçıyla dünyası karardı. Zor bulduğu forma ona büyük geldi ve Gerets’in saçma hamlesi sonucu komik durumlara düştü maç içerisinde. 2008-2009 sezonunda yalnızca 1 maç oynayabildi. Konya deplasmanında Batista ile çarpışarak sakatlandı ve en formda olduğu dönemde aylarca sürecek bir sakatlık ile futboldan uzak kaldı. Küçük kaptan diyordu ona taraftarlar. Büyüyünce bu takımın kaptanı o olacaktı tıpkı genç takımdaki gibi parçalı formayı başarılı bir şekilde taşıyacaktı. Olmadı. #3 numaralı formanın laneti öyle bir yapıştı ki bir Ankaragücü maçında Arda’ya çift dalarak kendisinden nefret ettirdi. Bu ne hırstı?
Galatasaray’dan gidince böyle mi yapmalıydı? İlhan Mansız gol atıp sevinmediğinde ne hissetmiştik aklınıza geliyor mu? Uğur da bu hareketi sonucu bitti.
Geçen yıldan bu yana ise forma Çağlar’ın sırtında. Gerçi geldiği günden beri sakat ve ilk 11 için düşünülen bir isim değil. Bırak arkadaş o formayı.
Sen kim Bülent Kaptan’ın formasını giymek kim?
30 Eylül 2011 Cuma
5.Hafta Ankaragücü-Galatasaray Maç Öncesi
Bu hafta milli maç arasından önce kritik bir sınava çıkıyoruz. Ne oluyor lan? Sanki Adanademirspor'dan bahsediyoruz. Herkes bu maçın öneminden bahsederken Avrupa'da kupalar kaldırmış ligte 17 adet tertemiz şampiyonluğu bulunan bir takımdan bahsettiğimizi unutmayalım. Gerçekten ne oluyoruz?
Artık Galatasaray için bir lig maçı bu kadar mı önemli? Tabi ki 3 yıl üst üste şampiyon olamamak acı verici. Geçen yılki FB şampiyonluğunun iptal edileceğini düşünürsek karşı yakadakiler 4 yıl üst üste şampiyon olamamış olacak. Bu sene de olamayacaklarına göre gelecek yıl Bank Asya derken çubukluları büyük bir travma bekliyor.
Galatasaray'a gelince Liverpool maçında izlediğimiz o rakip taç kullanacağı zaman boş adam bırakmayan takım, liglerin de ertelenmesi ile güç kaybına uğramış felaket durumdaydı. Son maç ise bize umut oldu.
Ankaragücü maçında alınacak galibiyet lig için önemli. İmparator için önemli. Yıllardır başarısız olan futbolcuların güven kazanması için önemli.
Sahaya bir sol bek ile çıkacağımızı ümit ediyorum. Ayrıca orta sahada Engin'de ısrar edilmeli ve forvet hattı Elmander-Sercan denenmeli diyorum. Yine Engin-Melo-Selçuk Riera-Elmander-Kazım şeklinde başlayacağız ama ilerleyen dakikalarda Elmander-Sercan denemesi şart. İkisinin rakip biraz da gol bulmak için savunma güvenliğini bıraktığı dakikalarda iyi işler çıkaracağını düşünüyorum. Hatta tecavüz bile olabilir.
Fotoğraf 8-0'lık maçtan. O maçta şaibe vardı. Vardı ama Ankaragücü kadrosunda bulunan Beşiktaşlı Sinan Engin ve Fikret vasıtasıyla gelen teşvik vardı. Bunu herkes biliyor da kimse konuşmuyor işte. Neyse ki biz temiziz.
Şu metrisin önü bir uzun alan bir kaç maç satın aldım gerisi yalaaaaan. A.Y.
26 Eylül 2011 Pazartesi
4. Hafta Galatasaray - Eskişehirspor Maç Yazısı
İş yoğunluğu, takımdaki kötü gidiş, Adnan Polat yönetiminin takımdan uzaklaştırılamaması sürecinde ara verdiğim maç yazıları yeni yönetim ve imparatorun gelişi ile yeniden başlıyor. Sezon öncesi her zamanki gibi çok eleştirilen Galatasaray’a baktığımızda birçok yenilik görüyoruz. Öncelikle takımın başında bir hoca olduğu görülüyor. Maç içinde saha kenarına gelip hocaya taktik tavsiyesinde bulunan Arda gibi bir futbolcu yok artık. Ben sol kanatta oynarım Kewell sağ tarafta oynasın diyen Arda, Rijkaard döneminde 10 numara pozisyonundan kaydırılınca bunu tenzil-i rütbe olarak değerlendiren Arda, ben bu takımda ikinci kaptanlığı takmam diyen Arda yok artık. Takım arkadaşını antrenmanda yumruklayan bir kaptanımız yok artık. Şimdilerde Arda olsaydı diyenlere yok artık diyorum.
Takımın ilk haftalardaki en büyük sorunu hızdı. Oldukça yavaş bir takım izletti bize sarı-kırmızılı futbolcular. Savunma kağnı gibi, bekleri ileri çıkamıyor, Selçuk pas hatası rekorlarını kırıyor Melo 10 numara, Kazım zayıf, Baros mal gibi bir görüntü çizdi ilk haftalarda. Takımın hız kazanması ve pas yüzdesinin artması için Elmander’in ilk 11’e monte edilmesi şarttı. Baros’a atılan top geri döndüğü için 60. Dakikadan sonra orta saha da ileri çıkmıyor nasıl olsa top geri dönecek 50 metre tekrar geriye koşmayalım hacı dercesine kimse hücuma destek vermiyordu.
Elmander’i Mehmet Yıldız tipinde ağır, top saklayan, sırtı dönük oynayan pivot santrafor zanneden futbol cahilleri susacak mı artık diye beklerken Rıdvan efendi hala saçmalıyor. Diğerleri için bir şey diyemiyorum zaten onların çapı ortadadır. Arkadaş Elmander’in nasıl teknik bir oyuncu olduğunu bilmiyorsan çıkma programa yorum yapma. Manyak herifler adam hızlı. Anladınız mı hızlı. Ağır bir santrafor değil Elmander. Her uzun boylu forveti Mehmet Yıldız sanan gerzeklere Van Basten’in sağ bacağı girsin. Ne forvetti ama. Elmander işte o tipte bir forvet.
Selçuk pas yüzdesini ortalamasına getirip mücadele gücü de eklenince orta saha mükemMelo’ya yakın bir gösteri sundu bizlere. Sahada her pozisyonda basan, tek top yapmaya çalışan, dikine seri oynayan bir futbolcu topluluğu izledik.
Rıdvan denen futbol cahili Gökhan Zan’ı bu ligin en teknik stoperi ilan ededursun ben bu adamı istemiyorum. İstemiyorum arkadaş. Adam kazma işte. Çok istiyorsan sen al Gökhan Zan’ı. İster enine ister boyuna. Kafana göre takıl.
Kazım dün gece müthiş mücadele etti, savunmaya yardım konusunda ders verdi adeta. Ujfalusi için ‘yaşlı adama bu kadar para verilir mi kazma’ diyenlere de Drogba’nın kafası girsin diyorum. Ujfa çok iyiydi. Hakan Balta ise bir o kadar kötüydü. Engin gayretiyle takdir kazanırken Riera bizlere Kewell’ı hatırlattı. Gayet soğukkanlı, teknik, hırslı, nerede çalım atacağını nerede şut atacağını bilen komple bir takım oyuncusu vardı Aslantepe çimlerinde.
Bundan sonrası için umutluyuz artık. İmparatora güveniyoruz. Seri galibiyetler yaşamak dileğiyle önümüzdeki maçları bekliyoruz. Kalın sağlıcakla.
Takımın ilk haftalardaki en büyük sorunu hızdı. Oldukça yavaş bir takım izletti bize sarı-kırmızılı futbolcular. Savunma kağnı gibi, bekleri ileri çıkamıyor, Selçuk pas hatası rekorlarını kırıyor Melo 10 numara, Kazım zayıf, Baros mal gibi bir görüntü çizdi ilk haftalarda. Takımın hız kazanması ve pas yüzdesinin artması için Elmander’in ilk 11’e monte edilmesi şarttı. Baros’a atılan top geri döndüğü için 60. Dakikadan sonra orta saha da ileri çıkmıyor nasıl olsa top geri dönecek 50 metre tekrar geriye koşmayalım hacı dercesine kimse hücuma destek vermiyordu.
Elmander’i Mehmet Yıldız tipinde ağır, top saklayan, sırtı dönük oynayan pivot santrafor zanneden futbol cahilleri susacak mı artık diye beklerken Rıdvan efendi hala saçmalıyor. Diğerleri için bir şey diyemiyorum zaten onların çapı ortadadır. Arkadaş Elmander’in nasıl teknik bir oyuncu olduğunu bilmiyorsan çıkma programa yorum yapma. Manyak herifler adam hızlı. Anladınız mı hızlı. Ağır bir santrafor değil Elmander. Her uzun boylu forveti Mehmet Yıldız sanan gerzeklere Van Basten’in sağ bacağı girsin. Ne forvetti ama. Elmander işte o tipte bir forvet.
Selçuk pas yüzdesini ortalamasına getirip mücadele gücü de eklenince orta saha mükemMelo’ya yakın bir gösteri sundu bizlere. Sahada her pozisyonda basan, tek top yapmaya çalışan, dikine seri oynayan bir futbolcu topluluğu izledik.
Rıdvan denen futbol cahili Gökhan Zan’ı bu ligin en teknik stoperi ilan ededursun ben bu adamı istemiyorum. İstemiyorum arkadaş. Adam kazma işte. Çok istiyorsan sen al Gökhan Zan’ı. İster enine ister boyuna. Kafana göre takıl.
Kazım dün gece müthiş mücadele etti, savunmaya yardım konusunda ders verdi adeta. Ujfalusi için ‘yaşlı adama bu kadar para verilir mi kazma’ diyenlere de Drogba’nın kafası girsin diyorum. Ujfa çok iyiydi. Hakan Balta ise bir o kadar kötüydü. Engin gayretiyle takdir kazanırken Riera bizlere Kewell’ı hatırlattı. Gayet soğukkanlı, teknik, hırslı, nerede çalım atacağını nerede şut atacağını bilen komple bir takım oyuncusu vardı Aslantepe çimlerinde.
Bundan sonrası için umutluyuz artık. İmparatora güveniyoruz. Seri galibiyetler yaşamak dileğiyle önümüzdeki maçları bekliyoruz. Kalın sağlıcakla.
20 Eylül 2011 Salı
BAYAN VE ÇOCUK TARAFTARLA MAÇ
Federasyonun kararı çok güzel olmuş. Bundan sonra seyircisiz maç olmayacak. Yalnız maç geyikleri özellikle twitter'da dibine vurdu. dizi izleyen teyze hikayesi de başörtülü ibne hikayesi de gerçek oldu.
Fotoğraflara baktım da hiç yakışmamış. Şimdi yakışmış desem Fenerbahçeli dostlar alınacak. Olmamış beyler. Erkek adam kadınlar matinesine gitmez.
Yoksa kestirip attınız mı?
17 Ağustos 2011 Çarşamba
2011-2012 SEZONU BAŞLARKEN
Daha önceki transfer haberleri sonrası yazdığım yazılardan birkaç tanesini okuyunca ben trasnfer yorumu yapmasam daha iyi olur demiştim. Hakikaten çok faydalı olacağını düşündüğümüz oyuncular neredeyse hiç görünmeden gitti. Mesela Prekazi-Tanju Hagi-Şükür’den sonra Misi-Baros birlikteliği efsane olabilir demişim ama geçen yıl ikisini de göremedik. Veya Ufuk Ceylan, Emre Çolak, Caner hakkında yaptığım yorumları okuyunca yuh dedim. Pozitif bakış da bir yere kadar. Mesela arda başarısız olacak tıpış tıpış Fener’e gidecek diyorum. Bu kez de yanılırım adam Madrid efsanesi olur.
Acımasızca yönetimi ve hocayı eleştirdiler transferler gecikmiş de böyle olmazmış. Alın size Muslera. 10 yıl kalemizi koruyacak kaleciyi transfer ettik. Savunmaya takviye isteyenler buyrun Eboue ve Ujfalusi. Sağ kanat isteyene Keita. Pino,M.Batdal ve Stancu’dan bıkanlar için Elmander. M.Sarp ve Barış yüzünden kanser olanlara Selçuk-Melo. Engin Baytar da geliyor. Yekta ile Kazım bu yıl başka oynayacak. Baros iyileşti ve çok formda. Daha disiplinli. Kulübede Şaş ve Tafo var. Yaşayan efsaneler.
Ama eleştirmemiz lazım. Başlayalım.
Santraforsuz kaldığımız dönemde bile santrafor oynamamış (Arda bile en uçta oynamıştı) sol açık oynaması da mümkün görünmeyen 4-3-3 ün ileri üçlüsünde yalnızca sağ önde oynayabilecek ama fantastik bir oyuncu Keita. Sabri ve Kazım'ın bölgesine Eboue-Keita hamlesi sol tarafta Arda'nın gidişi sonucu oluşan boşluk biraz düşündürücü. En azından bu yıl Avrupa'da olmadığımız için bir şekilde içler dışlar çarpımı yapılabilir. Bununla birlikte gelecek sezon için daha iyi bir planlama şart tabi. Sonunda CL var.
Sistem üzerine konuşmak için erken ama 4-4-2 denilmişti. Sonra 4-1-4-1. Şimdi 4-2-3-1. Bunlar değersiz. Önemli olan savaşan koşan takım olmak. Ya da sadece takım olabilmek. Hoca başaracak. Buna yürekten inanıyorum. Arda’nın gidişi zamansız oldu fakat transfer politikası da değişmemiş görünüyor. Keita yerine solda oynayacak bir oyuncu (Engin Baytar bu yüzden alınmış olabilir) ihtiyacımız vardı. Baros gidici. Yerine Drogba veya Forlan gelse ne güzel olur. Ya da Adebayor duyumu var. Zamanla yeni Galatasaray’ı daha iyi anlayacağız. Tribünde yeniden Keita tezahuratları yankılanacak bence yılın en iyi transferleri 1.Melo 2.Selçuk 3.Muslera
16 Ağustos 2011 Salı
9 Ağustos 2011 Salı
ARDA, ROAD TO....
Arda Turan ile ilgili yazılarımız mevcut. Özellikle binlerce kişi tarafından okunan Arda Ne Oluyor yazısını bilmeyen yoktur. Başka yazılar da yazdık mesela Büyük Kaptan Arda Turan veya bu yazı ama hepsi boş. Bu Arda'dan bir şey olmaz. Öncelikle kendisi Milli Takım'ı Galatasaray'ın üzerinde tutarak bendeki kredisini bitirmiştir. Benim için önce Galatasaray.
Yaptıklarını tekrar tekrar tartışmaya gerek yok. Milli Takım için bacağı kopsa da oynayacak adam 2 sezondur ortalarda yok. Bir türlü iyileşmiyor ama Milli Maç olduğu zaman fırtına gibi. Aferin Arda biz de seni Metin sandık. Böylece kimsenin Metin Oktay olamayacağı gerçeğini kabul etmemize de vesile oldun ya sağol.
Sen değil Metin, Hakan Şükür olamazsın. Olsa olsa Tanju Çolak, Emre B., Fatih Akyel olursun. Kadıköy'e deplasmana gidersin değil mi? Bak bu lafları daha önce de duyduk sen sezon başlamasına 20 gün kala gemiyi terk edenlerdensin. Yemezler.
Birçok film vardır road to ile başlayan. Road to Milano olabilir. Milan'da da oynayabilirsin. Daha doğrusu transfer olabilirsin ama bu mantalite ile oynayamazsın. Hızlı değilsin, takım oyuncusu değilsin, komplekslisin, çocuk gibisin. senden iyi bir amigo olur. Bak o konuda iyisin.
Buldum. Senden Tuncay Şanlı olur. Evet. Gidersin oralarda bir şey yapamazsın. Ahmet Bulut abin de seni o takımdan o takıma gezdirip cebini doldurur. Safsın. Ne yapacaksın ki Avrupa'da? Daha Galatasaray ile kaç Avrupa maçı oynadın ki? Başarısız olacaksın.
Gelme Arda. Gidersen bir daha gelme. Yeniçeri düzeninin son müridi olarak sen de git ve kapansın bu defter. 10 numara da müzeye. Yeter ama. Kime verdiysek beter oldu. En iyisi müzede kalsın.
Kalın sağlıcakla.
5 Ağustos 2011 Cuma
28 Temmuz 2011 Perşembe
ŞİKERBAHÇE'DEN STRATEJİK HATA
-Emenike nereden geldi?
-Karabük.
-Emenike hangi ligte adını duyurdu?
-Bank Asya 1.Lig.
-Fenerbahçe Emenike'yi ne zaman transfer etti?
-Lig bitmeden.
Demek ki Fenerbahçe Bank Asya'da mücadele etmek için stratejik bir hamle yaptı. Bu hamlesinden dolayı Aziz Şikeciyi tebrik etmek lazım. Ama o içerdeyken dışarıdaki temizler Emenike'yi satışa çıkardı. Link için tıklayın.
Bu olmadı. Aziz Şikeci çabuk yetiş. Bunların sıcaktan beyni sulanmış. Boşuna büyük taraftarları maske takıp sahaya dalmadı. Bu gidişle İstanbul'u yakacaklar.
Duruuuuuun. Emenike size lazım.
21 Temmuz 2011 Perşembe
CEMİL TURAN VE ŞİKE
Dün Mehmet Ali Aydınlar'ın ne çocuğu olduğu başlıklı bir yazı yazmıştık. Bugün ise Fenerbahçe'nin efsanesi Cemil Turan'a dokunacağız.
Sıkı durun.
Şikeci Cemil Turan. Bunu ben söylemiyorum. Gazete haberine bakınız. 21 Haziran 1981 tarihli Milliyet'te Fenerbahçe'li Cemil Turan'ın yaptığı şike sonrası hakkında verilen karar yer alıyor. Ne diyor kararda?
Şikeci Cemil Turan. 30 sene önce neyse şimdi de aynı çocuksunuz. Ne çocuğusunuz?
Neyse şikerim, bu konuda beni bilgilendiren http://twitter.com/NeDiyorsamO kardeşe teşekkürler.
20 Temmuz 2011 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)